Kadının Adı Yok: Nobel Ödülleri
Nobel ödülleri her yıl düzenlenen törenlerle alanında başarılı kişilere, insanlığa yapmış olduğu katkılar sebebiyle verilmeye devam ediyor. Peki, bu başarılı kişilerin ne kadarı kadın hiç merak ettiniz mi? Sizce Nobel gibi oldukça saygın bir ödül organizasyonu hala cinsiyet ayrımcılığına göz yumuyor mudur?
Yazımızda hem bu soruları cevaplamaya çalışacağız hem de ödüllü kadınlardan bazılarına alan açacağız. O zaman önce biraz tarihten bahsedelim.
Dünden Bugüne Nobel
Her şey dinamitin mucidi olarak bilinen İsveçli kimyager – mühendis Alfred Nobel ile başladı. Nobel’in 1896 yılında vefatı ve ardında bıraktığı vasiyetnamesiyle. Vasiyetnameye göre mal varlığının %95’i ile Nobel adına bir dernek kurulacaktı. Bu dernek ise dünya genelinde fizik, kimya, fizyoloji ve tıp, barış ve edebiyat alanlarında önemli buluşlara imza atmış, yenilikler üretmiş kişilere ödül verebilmek için fon oluşturacaktı.
Hem yıkım gücü yüksek bir patlayıcının mucidi, hem de büyük bir silah fabrikası sahibi Nobel. Bu sebeplerle kendisinin savaş karşıtı olması ve barış alanında ödül vermek istemesi de ayrı bir ironi. Belki de tam da bu ironi sebebiyle vasiyetname açıklandığı dönemde, ülke genelinde tartışmalara ve şüphelere sebep oldu.
Ancak tüm bu tartışmaların 4. yılında dernek İsveç Hükümetince kuruldu. 1901 yılında ise ilk Nobel ödülleri verilmeye başlandı. O tarihten bu yana her sene Nobel’in ölüm yıldönümü olan 10 Aralık’ta ödül törenleri düzenlenmekte. Barış Nobel ödülleri harici tüm ödüller Stockholm’de bizzat İsveç Kralı tarafından takdim edilmekte.
Barış ödülleri ise Oslo’da gerçekleştirilen tören ile sahiplerine teslim ediliyor. Bu ödülü ise Norveç Nobel Komitesi başkanı, Norveç Kralı ve Norveç kraliyet ailesinin huzurunda sunuluyor. İlk olarak beş alanda verilen ödüllere 1969 yılında ekonomi branşı da eklendi. Bu branş İsveç Merkez Bankasının 300. yıldönümü vesilesiyle yaptığı bağış sonucu dahil oldu. O yıldan beri ödüller toplam 6 ayrı kategoride sahiplerini bulmaya devam ediyor.
Rakamlarla Nobel
Nobel tarihi boyunca toplam 943 kişi ve 25 kuruluş bu prestijli ödüllere layık görüldü. 121 yıllık geçmişi olan Nobel ödüllerinin cinsiyet dağılımına bakacak olursak; ödül alan erkek sayısı 876, ödül almaya hak kazanan kadın sayısı ise sadece 58. Aradaki farkın ne kadar trajedik olduğunu belirtmeye gerek var mı bilemiyorum.
Ödüllü Bilim Kadınları
Nobelli ilk kadın hepimizin bildiği üzere 1903 yılında Nobel Fizik Ödülünü alan Marie Curie. Polonya doğumlu Curie bu ödülü hayatına mal olan radyasyon elementi üzerine yapmış olduğu bilimsel çalışmalar sayesinde aldı. 8 yıl sonra Kimya Nobelini de alarak, birden fazla ödül kazanan ilk bilim insanı, Nobel tarihindeki iki ödüllü tek kadın oldu.
Fizik ödüllerinin geçmişine bakacak olursak kadın popülasyonunun oldukça az olduğunu görürüz. Toplamda yalnız dört kadın bu yıllar içinde Fizik Nobel ödülünü kazanabildi. En son ödül 2020 yılında Andrea Ghez’in oldu. Amerikalı bir gökbilimci olan Ghez, Samanyolu galaksisinin merkezi ile ilgili çalışmalarıyla ödülü kazandı.
Kimya branşındaki ödülleri inceleyecek olursak 179 erkek arasında sadece yedi kadınla karşılaşırız. Ödülün ilk kadın sahibi daha önceden belirttiğimiz gibi Marie Curie. Kimya Nobelini en son 2020 yılında Emmanuelle Charpentier ve Jennifer A. Doudna aldı. İki kadın ortak bir çalışmayla CRISPR gen düzenleme alanındaki çalışmalarla bu ödülü almaya hak kazandı. Charpentier Fransız profesör ve araştırmacı, Doudna ise Amerikalı bir biyokimyager.
Bilim alanındaki son branş olan Fizyoloji ve Tıp Nobellerinde de maalesef işlerin aynı ilerlediğini görüyoruz. Sadece on iki kadın bu ödüle sahip. Ödülü ilk olarak 1947 yılında Gerty Theresa Cori kazandı. Prag doğumlu olan Cori, biyokimya profesörü olduğu yıl, glikojenin katalitik dönüşüm sürecini keşfiyle Nobel’e layık görüldü.
Alandaki ödülü alan son kadın ise 2015 yılında Tu Youyou. Çinli bilim insanı Tu Youyou, sıtma parazitini engelleyen artemisinin maddesini keşfiyle milyonlarca insanın hayatta kalmasını sağladı.
Görmezden Gelinen Kadın
Edebiyat alanına geldiğimizde sayı diğer branşlara oranla yükselmekte. Listede toplam 16 Edebiyat ödüllü kadın var. Ancak erkeklerle kıyaslarsak bu sayı oldukça düşük kalıyor. Edebiyat kategorisinde Nobel ödüllü erkek sayısı tam tamına 96.
Ödülü alan ilk kadın yazar Selma Ottilia Lovisa Lagerlöf. 1909 yılında Nobel Edebiyat ödülünü kazandı. İsveçli yazarın halk hikâyeleri ve efsanelerle beslediği yazıları oldukça ilgi gördü.
Edebiyat Nobelini kazanan son kadın ise 2020 yılında Louise Glück oldu. Kendisi Amerikalı şair ve deneme yazarı. Glück, jüri tarafından “sert bir güzellikle bireysel varoluşu evrensel kılan kusursuz şiirsel sesi” gerekçesiyle övgü aldı. Kendisinin Nobel haricinde bir çok ödülü bulunmakta. Bunlar, Pulitzer, Ulusal Beşeri Bilimler Madalyası, Ulusal Kitap, Ulusal Kitap Eleştirmenleri Birliği ve Bollingen Ödülü.
Nobel Edebiyat ödüllü bir diğer kadın gazeteci yazar Svetlana Aleksiyeviç’e dair detaylı yazımızı da şuradan okuyabilirsiniz.
Ve sırada kadınların en yoğun olduğu alan; Nobel Barış Ödülleri.
Bu alandaki ödülü alan ilk kadın Barones Bertha von Suttner. Kendisi aynı zamanda Nobel ödüllü ikinci kadın olarak tarihe geçmiştir. Ödülünü 1905 yılında aldı. 19. yy.’ın en etkili kitaplarından biri olan Lay Down Your Arms (Silahları Bırakın) isimli savaş karşıtı kitabın yazarı. Eserleri ve diğer çalışmalarıyla döneminin erkek egemen barış kongrelerinde kendine güçlü bir konum sağlayabilmiştir. Barones Bertha von Suttner ile birlikte Barış Ödülleri’nde 90 erkeğe karşı 17 kadın yer almakta. Bu istatistikler de Nobel Barış Ödüllerini kadınların en yoğun görüldüğü branş yapmakta.
Bu branşdaki ödüllü son kadın ise Maria Ressa ve ödülünü 2021 yılında aldı. Gerçekleşen son ödül töreninde yer alan tek kadındır kendisi. Filipinli-Amerikalı gazeteci ve yazar Ressa. Filipinlerde ifade özgürlüğü için gösterdiği çabadan dolayı bu ödüle hak kazandı. Komite başkanı ödülün verilme gerekçesi olarak, kendisinin ifade özgürlüğü için yaptığı çalışmaları, ülkesi Filipinler’de gücün kötüye kullanılmasına ve artan otoriter eğilimlere ışık tutmak için gösterdiği çabalarını gösterdi.
Son olarak Ekonomi ödülünü alan iki kadından bahsetmek istiyorum. Bu alanda 53 kez ödül verildi ve 89 kişi ödüle layık görüldü. Bu 89 kişinin ise yalnızca 2’si kadın. 2009 yılında Elinor Ostrom, 2019 yılında da Esther Duflo Ekonomi Nobelini kazandı.
Elinor Ostrom Amerikalı politika bilimci ve ekonomist. Küçük yerel topluluklardaki insanların ortak doğal kaynakları nasıl yönettikleri üzerine saha çalışmaları yürütüyor. Bu çalışma sayesinde kaynakların ortaklaşa kullanılmasıyla, bakımının nasıl yapılması gerektiğini gösterdi. Hem ekonomik hem de ekolojik olarak sürdürülebilir bir şekilde kaynakların nasıl kullanılacağına dair kuralların zamanla belirlenebileceğini kanıtladı.
2019 Nobel Ekonomi ödüllü Esther Duflo ise Fransız bir ekonomist. Kendisi çağın en büyük sorunlarından biri olan küresel yoksulluğu hafifletmeye yönelik deneysel yaklaşımları için bu ödülü almaya hak kazandı. Duflo 1990’ların ortalarından bu yana, eğitim, çocuk sağlığı gibi konularda iyileşme kat edebilmek için saha deneylerini kullanmaya devam ediyor. Farklı alanlarda bir dizi müdahaleyi test ederek, çözümler bulmaya çabalamakta.
Nobelde Kadın
Tüm bu istatistikler bize gösteriyor ki, kadınlar özellikle edebiyat ve barış ödüllerinde daha yoğun. Tabii bu rakamlara ne kadar yoğun diyebilirsek. Bu aslında çok da şaşırılacak bir durum olarak görülmemeli. Çünkü erkek egemen toplum kadının yazmasına her daim az da olsa izin verir. Kadınların üniversiteye alınmadığı dönemlerde bile en azından mektup da olsa bir şeyler yazması, bunları bastırması “hoş görülmüştür.” Kadın evinde oturarak yazabilir, dünya barışı için dernekler kurup bağış yemekleri düzenleyebilir.
Ancak bilim, patriarkal düzende kadının kesinlikle dahil olmaması gereken bir alandır. Ödüllerin 1901 yılında verilmeye başlandığını da göz önüne alacak olursak, kadının o dönemde bırakın bir keşif yapmasını henüz üniversitelere giremediğini görürüz. Örneğin ülkemizde kadınlar 1914 yılı itibariyle yüksek eğitim yapma hakkını kazanmıştır.
Dünya genelinde kadın o tarihlerde hala daha eğitim, siyaset ve ekonomi gibi alanlarda varlığını kanıtlamaya çabalamaktadır. Bu da kadının ilk yıllarda neden Nobel sahnesinde olmadığını gayet net açıklıyor aslında.
2000li yıllara gelindiğinde varsayımlarımızla doğru orantılı olarak Nobel ödüllerindeki kadın sayısının arttığını görebiliyoruz.
Hayatın tüm alanlarında önceki yıllara oranla kadın artık daha görünür. Ancak yine de hak ettiği konumda değil. Günümüzde mücadelelerimiz dönüşüyor ancak bitmiyor. Kadının evdeki sorumlulukları azalmıyor, iş hayatındaki ayrımcılıklar son bulmuyor. Eşit işe eşit ücret alamayan kadın kariyer basamaklarını çıkarken erkeklere oranla daha büyük zorluklar çekiyor.
Hayata 1-0 geride başlaması ve erkek egemen bir düzende kendine bir yer açabilmesi oldukça güç olan kadının yine de pes etmemesi, başarılı işler çıkarması Nobel gibi önemli bir ödül töreni tarafınca daha çok takdir edilmeyi hak etmekte. Ödüllü kadın ve erkekler arasındaki uçurum yıllar geçtikçe bebek adımları ile kapatılmaya çalışılıyor.
En son düzenlenen Nobel töreninde ödüllü tek kadın olması Nobel komitesinin cinsiyet ayrımcılığını dikkate değer bir konu olarak görmediğini düşündürüyor bizlere. Kurul her ne kadar her sene bu konuda eleştirilere maruz kalsa da çizgisini bozmuyor! İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi’nin daha kapsayıcı olma sözünü bu sene de tutmadığını görüyoruz.
Bahsi geçen kadınlar ve yazıda yer veremediğimiz diğer Nobelli kadınların hepsi alanında çığır açan işlere imza atmıştır. Peki yalnızca bu bir avuç kadın mı üretip, keşifler yapabilmiştir? Alanında uzman diğer tüm kadınların çalışmaları sırf Nobel tarafından ödüllendirilmediği, görmezden gelindiği için daha mı az önemlidir? Nobel her ne kadar oldukça prestijli bir ödül olarak görülse de, tarihte başarılı çokça kadın yok sayılıyor. Kadınların hak ettikleri ölçüde ödüllendirildikleri, teşvik edildikleri, özgür bırakıldıkları günlerin yakın olması temennisiyle.