Çağdaş Türk Edebiyatı – Öykü Seçkisi
Çağdaş Türk Edebiyatı yazarlarından öykü kitabı önerileri sunduğumuz yazımız sizlerle.
Öykü, edebiyatın en güçlü türlerinden biridir şüphesiz. İnsana kendi hayatından bir kaçış, kısa süreliğine de olsa başka bir dünyada kaybolma imkânı sunar. Diğer yandan, yalnızca beş- on sayfada okuyucuyu karakterlere bağlamak zordur.
Başarılı bir öykü okumayı bitirdiğinde insan, yüzlerce sayfalık romanda tanıştığı bir karakter kadar bağlanmış olabilir öyküdeki karakterlere. Yalnızca birkaç sayfada anlatılan bir olay insanın üzerinde öyle bir etki bırakır ki günlerce düşündürür kendini. Bence bu yüzden öykü yazmanın da okumanın da yeri ayrıdır. Bazen kendimi sayfalarda kaybetmek, kendi hayatımdan çıkıp başka insanların hayatlarına sızmak isterim. Ama yüzlerce sayfa roman okuyacak kafam olmaz. Öyle zamanlarda hemen öykülere koşuyorum.
Elbette, “Çağdaş Türk Edebiyatı” dendiğinde hepimizin aklına gelen usta öykücüler vardır, Sait Faik Abasıyanık, Sabahattin Ali, Tomris Uyar gibi. Ben, daha yeni öykücülerimizi keşfedip okumak istedim ve bir araştırmaya koyuldum. Kendime büyük bir iyilik yapmışım. O yüzden bugün sizlere son zamanlarda okuyup sevdiğim beş öykü kitabından ve yazarlarından bahsedeceğim. Belki benim gibi çağdaş Türk Edebiyatı öyküleri okumak isteyenlere bir başlangıç noktası olur bu yazı. Daha fazla uzatmadan listeye geçelim. Fakat önce, kitapları herhangi bir sıralama olmadan listeye koyduğumu belirtmeliyim.
Mahir Ünsal Eriş – Olduğu Kadar Güzeldik (2013)
Çağdaş Türk Edebiyatı öykü listemizdeki ilk yazar Mahir Ünsal Eriş. Yazar 1980 yılında Çanakkale’de doğmuş. Ankara Üniversitesi’nde Arkeoloji lisansını tamamlamış. Sonrasında birçok dilden çevirdiği kitapları dilimize kazandırmış. Birçok farklı dil bilmesi onu, duyguları bu kadar kolaylıkla karşıya geçirebilen bir yazar yapan şeylerden biri belki de. Çünkü öykülerine, oldukça karmaşık karakterler ve yoğun duygular sığdırıyor.
İlk öykü kitabı Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde, 2012 yılında okuyucuyla buluşuyor. İkinci kitabı olan Olduğu Kadar Güzeldik, 2014 Sait Faik Hikâye Armağanı’na layık görülmüş. İki diğer öykü kitabı ise 2019’da birlikte yayımlanan Sarıyaz ve Kara Yarısı.
Eriş, insanların en derin, en insansı yaralarından yola çıkarak yazıyor öykülerini. Yıllar sonra, ortaokulda kendisini nasıl utandırdığını unutamadığı müdür yardımcısını yolda arabasına alan bir adam mesela. O adamın utancını iliklerimize kadar hissediyoruz. Çünkü o utancı hepimiz öyle ya da böyle yaşadık. Yaşıtlarımıza rezil olduğumuzu hissettik, öğretmen- öğrenci hiyerarşisi altında çaresizce ezildik…
Eriş’in öykülerinde dikkat çeken bir diğer özellik, mekâna verdiği önem. Bandırma’da, Biga’da, zaman zaman Ankara’nın Bahçeli ve Emek mahallelerinde geçiyor hikâyeleri. Yazar, o yerlerin karakterini, oradaki yaşamı, öykülerin önemli bir parçası olarak aktarıyor okuyucuya. Bahsettiği yerleri bilen okuyucular içinse daha da keyifli oluyor öyküler. Ben “işe çıkılacak gün” öyküsündeki apartmanı, Emek’te yürürken beğendiğim apartmanlardan birini gözümün önüne getirerek okudum. Sanki oradaydım ve izledim hırsızların eve girişini.
Kitaptaki Benim Adım Feridun isimli öykü, 2016 yılında Çağan Irmak tarafından filme de uyarlanmış. Cam kırıklarından yataklarda yatmaya, yağmurlu havalarda sızlayan eski bir kırığa benzettiği aşk acısından nereye kaçsa anlatıcı? Asıl ihtiyacı olan bir yere kaçmak değil, kendinden kaçmak. Başarıyor da bunu kısa bir süreliğine de olsa “Feridun” olarak.
Melisa Kesmez – Nohut Oda (2018)
Melisa Kesmez, 1980 yılında İstanbul’da doğmuş. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde sosyoloji bölümünden mezun olmuş. Sonrasında bir süre Londra’da yaşamış. Kendisinin Nohut Oda dışında Atları Bağlayın Geceyi Burada Geçireceğiz (2014) ve Bazen Bahar (2015) isimli iki öykü kitabı daha var. Nohut Oda, 2019’da Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görülmüş. Ayrıca yazar Instagram hesabından, novella yani kısa roman türünde yeni bir kitabının yayımlanacağını duyurdu. Kitap, İletişim Yayınları tarafından yayımlanacak ve Ağustos ayının ortalarından itibaren raflarda yerini alacak.
Nohut Oda’ya gelecek olursak, kitabı tek bir kelimeyle özetlemem gerekseydi “ev” derdim. Düşününce, ev ne kadar da geniş bir kelime. Dört duvarı ev yapan nedir? İçine taşındığımız beton yığınını bir an önce kalabalık sofralar kurarak, çay kokusuyla kutsayarak bir eve dönüştürme arzumuz nedendir? İnsan neden bazen evini bırakıp gitmek zorunda kalır? Peki gidenlerin arkasında bıraktıklarıyla kalanlar, kalmakla nasıl baş eder? Kitapta, bir yere köklenmek ve oraya ev demek gibi insanın en büyük dertlerinden olan bu konuda yazılmış beş öykü bulunuyor.
Nohut Oda‘da, mekânın ve hatta eşyaların öykülerde karakterler kadar önemi olduğunu, onların da birer karakter olduğunu görüyoruz. Bu öyküler okuyucuya mekânın ve tabii ki evin insan yaşamında ne denli büyük bir yeri olduğunu hatırlatıyor. Ev bazen yıllardır yaşadığın apartman dairesi değil, deprem sonrası sığındığın küçük bir çadır da olabiliyor. Çünkü ev özgür ve kendin olabildiğin yerdir.
Aylin Balboa – Ateş Sönene Kadar (2021)
Aylin Balboa’yı Kafa dergisinde yayımladığı “Osman” serisiyle tanımış birçok okuru. Ben ise kendisini bu kitabıyla yeni keşfettim. 2014’te ilk öykü kitabı Belki Bir Gün Uçarız okuyucularla buluşmuş. Henüz Haziran’da çıkmış taptaze bir öykü kitabı daha var: Bu Hikâye Senden Uzun Osman. Şu aralar sık sık adını duymuş olabilirsiniz, kısa sürede çok satanlar listesinde yerini aldı.
Ateş Sönene Kadar, Balboa’nın ikinci öykü kitabı. Aynı zamanda kitaptaki ilk ve en uzun öykünün ismi. Kitap da ismini bu öyküden alıyor. Hayatlarının kontrolü kendi ellerinde olamayan, çocukluk arkadaşı iki kadını merkezine alıyor bu öykü. Tecavüzle, dayakla, zorla evlendirilmeyle baş edişleri, birbirlerine dayanışları ise öykünün asıl tutunduğu nokta. Bu dayanışma sayesinde o kasabadan çıkıp kendi hayatlarını kurabiliyorlar; birbirlerini kurtarıyorlar.
Kargalar hikâyesi benim bu kitapta favorim oldu. Hikâyedeki komutan karga, bana Edgar Allan Poe’nun Kuzgun‘unu hatırlattı. Eski sevgilisinin yasını tutan başkişiye “Bir daha asla” diye bağıran kuzgun gibi, Balboa’nın kargası da yerdeki kadına “Kaaalk! Kendine acımayı bıraaak!” diye bağırıyor.
Aylin Balboa’nın dili oldukça kolay okunabilir de olsa her bir öyküsünden sonra sindirmek için biraz durmanız gerekiyor. Çünkü epey ağır konularda yazıyor. Belli ki, ölüm de üzerinde çokça düşünüp yazmayı sevdiği bir konu. Bunun yanı sıra, adından da anlayabileceğimiz üzere kitapta bir ateş teması var. Ateşin yakıp kül etmesi, küllerin yeniden doğmak, ateşin arındırıcı gücü gibi şeyler geliyor aklıma bu isimle. Belki de acıları yazarak onlardan bir nebze de olsa arınmak mümkündür ve bunu yapmıştır yazar da.
Şermin Yaşar – Gelirken Ekmek Al (2019)
Üç çocuk annesi olan Şermin Yaşar, hem çocuklar hem de yetişkinler için birçok kitap yazmış bir yazar. Türk Dili ve Edebiyatı bölümü mezunudur. Bazı eserleri şunlardır;
- Kalk Yerine Yat (2021)
- Babaannem Geri Döndü (2021)
- Deli Tarla (2020)
- Oyuncu Anne (2015)
- Dedemin Bakkalı (2016)
- Tarihi Hoşça Kal Lokantası (2017)
- Başlarım Şimdi Anneliğe (2019)
Gelirken Ekmek Al, Şermin Yaşar’ın 2019 yılında Doğan Kitap tarafından yayımlanan öykü kitabı. Daha ilk öyküden kalbinizde bir yer edinecek ve okurken sayfaların nasıl aktığını anlamayacaksınız. Kitap on sekiz öyküden oluşuyor. İçinde kavuşmaya erememiş aşklar, paramparça aileler, yalnızlık, çocukluk…
Arka arkaya okuduğumuz bu on sekiz öyküde, sanki sokakta yanlarından geçtiğimiz insanların bilmediğimiz taraflarıyla yüzleşiyoruz. Herkesin bir hikâyesi var. Şermin Yaşar bu hikâyeleri okuyucusuna duyuruyor. Karakterlere kısacık öykülerinde öyle bir derinlik vermiş ki tanıyormuş gibi hissediyorsunuz. Yazım dilinin tekdüzeleşmeden yalınlığı, yer yer güldüren yer yer duygulandıran hikâyelerin gerçekliğiyle farklı hayatlara bir pencere oluyor Şermin Yaşar’ın öyküleri.
Sevdiği kadını yirmi iki sene bekleyen bir adam.
Kırk yıldır ömürlerini ve çay bardaklarını paylaşan, aşklarıyla özendiren evli bir çift.
Birbirlerinin kocasına aşık, yanlış kardeşle evlendirilmiş iki kadın.
Ve daha birçok şey.
Hem hayatın içinden hem de ilginç olmayı başaran öyküler. Samimi ve yalın diliyle, bambaşka hayatlara, dertlere, aşklara tanık olmak isterseniz bir solukta bitireceğiniz bir kitap.
Ahmet Büke – İnsan Kendine de İyi Gelir (2015)
Çağdaş Türk Edebiyatı üzerine derlediğimiz listemizin son sırasında Ahmet Büke’nin İnsan Kendine de İyi Gelir yer alıyor. Ahmet Büke, Manisa’da doğmuş, öğrencilik yıllarını İzmir’de geçirmiş ve uzun yıllar İzmir’de yaşamış bir öykü yazarı. Kendisinin yayımlanmış birçok öykü kitabı var. İlki ve belki de en çok bilineni İzmir Postasının Adamları ilk olarak Kanat Kitap tarafından 2004’te yayımlandı. Alnı Mavide (2008) adlı öykü kitabı 3. Oğuz Atay Öykü Ödülü aldı. Kumrunun Gördüğü (2010) adlı öykü kitabı ise 57. Sait Faik Hikâye Armağanı’na değer görüldü. Diğer bazı eserleri şunlar;
- Çiğdem Külahı (öykü, Kanat Kitap 2006, Can Yayınları, 2010)
- Ekmek ve Zeytin (öykü, Can Yayınları, 2011)
- Cazibe İstasyonu (öykü, Can Yayınları, 2012)
- Yüklük (öykü, Can Yayınları, 2014)
- Varamayan (öykü, Can Yayınları, 2019)
Ayrıca, bu zamana kadar öykü dalında eserler vermiş olsa da bu sene Deli İbram Divanı adlı romanı Can Yayınları tarafından yayımlandı.
İnsan Kendine de İyi Gelir’de otuz sekiz kısacık öykü var. Ege kültürünü, insanlarını, küçük ve samimi İzmir mahallelerini görüyoruz öykülerde. Kitap, Büke’nin On8 blogda yazdığı yazılardan oluşuyor. Annesiz babasız, babaannesi ve dedesiyle büyüyen bir çocuğun anılarından parçalar gibi bu öyküler. Kendisi 70’lerin İzmir’ini yazdığından, ne yazık ki bir İzmirli olarak benim yaşadığım İzmir’e benzemiyor. Mahalle kültürü çoğu yerde yok olduğundan biz o sıcaklığı artık pek göremiyoruz. O yüzden o yılları sanki korumuş öykülerine sıkıştırarak Büke.
Ahmet Büke’yi diğer öykücülerden farklı bir yere koyan bir dili var. Hikâye anlatıcılığında sıkça absürt öğelere yer veriyor. Hikâye oldukça sıradan başlayıp, bir yerden sonra okuyucuyu şaşırtıveriyor. Günlük dille yazmasına rağmen önemli meselelere değinip, bunu ironik bir dil kullanarak yapması ne kadar maharetli bir yazar olduğunu gösteriyor Büke’nin. Bunları yalnızca birkaç sayfada yapmayı başarması da cabası.
İnsan Kendine de İyi Gelir, özellikle kitap okumaya vakit bulamayanların tercih edebileceği bir kitap. Yanınızdan ayırmayıp beş dakika boşluk bulduğunuzda kitabı açıp içinden bir öykü okuyabilirsiniz.
Kaynakça:
Olduğu Kadar Güzeldik, Mahir Ünsal Eriş, 2021, Can Yayınları.
Nohut Oda, Melisa Kesmez, 2019, İletişim Yayınları.
Gelirken Ekmek Al, Şermin Yaşar, 2019, Doğan Kitap.
Ateş Sönene Kadar, Aylin Balboa, 2021, İletişim Yayınları.
İnsan Kendine de İyi Gelir, Ahmet Büke, 2015, On8 Kitap.