Psikoloji

Fleabag: Kahkahaların Ardına Gizlenen Kadın

Fleabag, Phoebe Waller-Bridge yapımı bir İngiliz dramedisi. İçinde bastırılmış yasları, çalkantılı aile dinamiklerini ve bağ kuramayan romantizmleri barındıran bir kadının öyküsünü sunuyor bize. Bu yazımda diziye adını veren ana karakter Fleabag’in iç dünyasını ve davranışlarını psikolojik bağlamda incelemeye çalışacağım.

Fleabag’i Tanımak

fleabag

Dizinin ilk bölümünde Fleabag’le tahmin ettiğimizden daha çok tanışıyoruz aslında. Hayatında problem alanı olarak nitelendirebilecek bölgelere yüzeysel bir giriş yapıyoruz bu bölümde. Fleabag, romantik ilişkilerinde bağlanmaktan oldukça kaçan bir karakter olarak karşımıza çıkıyor önce. Birliktelik yaşadığı insanlara bağlanmak konseptinin onun için alışılmadık ve anlamsız olduğunu görüyoruz.

Erkek arkadaşıyla ilişkisini yürütmekte, onunla bağ kurabilmekte de pek başarılı değil. Yine aynı bölümde karakterin ablasıyla olan ilişkisine tanıklık ediyoruz. Ablasıyla beraber feminist konferansına gidiyorlar. Fleabag karakterini yakından tanıdığımız, kara mizahını ve sarkastik yönünü kavradığımız kapsamlı sahnelerden biri. Ablası Claire ile “tuhaf” olarak nitelendirilebilecek mesafede bir ilişkileri var.

Konferansta geçen diyalogları, izleyiciye annelerin vefat ettiğinini haberini veriyor. Babaları ile ilişkilerinden de ipuçları vermeyi ihmal etmiyor. Fleabag, izleyiciye babalarının annesinin ölümünden sonra çocuklarıyla iletişimi kestiğini ve vaftiz anneleriyle ilişkide olduğunu söylüyor.

Dizi, dördüncü duvarı yıkma yöntemine başvurduğundan Fleabag’in sıkça izleyiciyle iletişim kurduğuna şahit oluyoruz. Bu sahne ile babasıyla ilişkilerinin dinamiklerini bizzat izleyiciye aktarıyor. Bu tarz direkt aktarımları sayesinde karakterin iç dünyasına daha hakim olmaya başlıyoruz.

Bölümün sonlarında taksiciye erkek arkadaşı tarafından ihanete uğradıktan sonra trajik bir şekilde ölen en yakın arkadaşı Boo’nun hikâyesini anlatıyor. Fark ediyoruz ki annesinin ve Boo’nun ölümünden bahsettiği, babasından ve ilgisizliğinden yakındığı sahnelerde ve aktarımlarda dahi mizahı elden bırakmıyor.

Karakterimiz, umursamaz ve şakacı yönüyle ön planda. Fleabag’in iç dünyasına yolculuğa çıktıkça bunun bir savunma mekanizması olduğuna emin oluyoruz. Pervasız görünümünün arkasında birçok yarası olduğunu, travmalarını bastırmak için mizahı tercih ettiğini fark ediyoruz. Gelin, Fleabag’in iç dünyasına biraz daha yakından dahil olmaya çalışalım.

Değersizlik Sancıları

fleabag inceleme

Fleabag’i gündelik akışında seyrederken bana seslendiği hislerden biri, “değersizlik” hissi. Cinsellik konsepti hayatında büyük bir yer kaplamasına rağmen partnerinin isteklerini kendi isteklerinin üstünde tutuyor. Cinsel yaşantısını kendi arzularını geri plana atarak partnerinin arzuları doğrultusunda yönlendiriyor.

Buna ek olarak, Harry ile ayrılıma sebepleri sorulduğunda “İşim konusunda çok nazik ve destekleyici biriydi. Sürekli yemek yapar, banyomu hazırlar, evi süpürürdü. Tüm esprilerime gülerdi. Ailemle arası çok iyiydi ve arkadaşlarım ona bayılırdı. Ayrıca çok sevgi dolu biriydi.” tarzında ifadeler kullanıyor. Mizahının ve çarpıklaşmış ilişki anlayışının yanı sıra, bunların bir ilişki için “aranan” özellikler olduğunun farkında. Ancak kendisini buna layık görmediğinden ötürü kendini cezalandırıyor. Böylelikle onunla bir bağ kurmayı da reddediyor. Dışarıdan özgüvenli olmasını tahmin edeceğimiz bir karakterken, değersizlik sancılarının yarattığı kaçınmacı kişiliğin izlerini dizi boyunca sürüyoruz.

Bu kişilik örüntüsünün yansımalarını Claire’de de yakalamak mümkün. Claire, iş alanında uzun süredir beklediği Finlandiya terfisini alıyor. Ancak eşi Martin’e duyduğu sorumluluktan ötürü teklifi reddetmeyi düşünüyor. Bu noktada Fleabag, Martin’in kendisini öpmeye çalıştığını itiraf ediyor ve Claire’in teklifi yeniden değerlendirmesini bekliyor. Claire’le Fleabag’in bu itiraftan sonra kurduğu duygusal işbirliğine ve nadir gerçekleşen sarılmalarına şahitlik ediyoruz.

Claire eşinden boşanacağını ve teklifi kabul edeceğini söylüyor. Ancak kararının arkasında duramıyor. Claire, son derece mükemmeliyetçi bir karakter ama kendisini de bir o kadar eksik görüyor. Zaman zaman kardeşinin gölgesinde hissettiğini gözlemliyoruz. Güzel ve başarılı bir kadın olmasına rağmen benlik algısı öylesine çarpıtılmış ki, kendisini Martin’e layık görüyor. Martin’le fiziksel yakınlık bile kuramıyor fakat onla ayrılmakta güçlük çekiyor. Üstelik elinde çok somut nedenler var. Bu, bize Claire’in bağlanma ve ayrılma ekseninde sorunlar olduğuna işaret ediyor. Tıpkı Fleabag gibi.

Duygulardan Kaçmak

fleabag inceleme

İki kız kardeşin de karakter altyapısında kusurluluk şemasından parçalara rastlıyoruz. İkili ilişkilerde kendilerini eksik ve değersiz görmeleri, duygusal yakınlıktan kaçınmaları, başka insanların sevgisine değer olmadıklarını düşünmeleri gibi pek çok tutum ve davranışlarını bu şemayla ilişkilendirebiliriz.

Eleştirilmeye ve reddedilmeye karşı hassas olmaları da kaçınmacı kişiliklerinin bir parçası. Çünkü eleştiri ve ret, değersizlik hissini onaylayan eylemler. Karakterlerimiz, değersizlik hislerini onaylayabilecek herhangi bir eylemden hızla uzaklaşıyorlar. Bağ kurmakla ilgili yaşadıkları sorunlar ve ilişkilerinde yakınlıktan kaçınmaları da tam olarak bu yüzden. Fleabag’in cinselliği sıklıkla bir duygu bastırma yöntemi olarak kullanmasını da aynı bağlamda değerlendirebiliriz.

İki kardeşin benzeşen karakter altyapısının oluşumunda erken yaşantıları ve aile içi dinamikleri önemli bir rol oynuyor. Anneleriyle ilişkilerine tanık olamasak da, annenin yasının tutulmuyor olması dikkatimizi çekiyor. Bu, ailenin duyguları yönetmek ve duyguları işlemek ile ilgili bir problemi olduğunun büyük bir göstergesi aslında.

Baba, eşinin vefatından kısa bir süre sonra eşinin en yakın arkadaşıyla birlikte yaşamaya başlıyor. Fleabag ve Claire ile iletişimini de iyice koparıyor. Ortak bir yasları olmasına rağmen kızlarıyla bunu paylaşmak yerine onlara konferans biletleri, terapi seans çekleri alıyor. Babaları tarafından sergilenen reddediliş ve duygusal yoksunluk, kusurluluk şemasının ortaya çıkışında en büyük etken (Jones vd., 2006). Genel olarak bakıldığında duygu dışavurumunun kuvvetli olduğu hiçbir aile ferdi için söylenemez.

İz Bırakan Karakterler

fleabag dizi incelemesi

Fleabag’in hayatına dokunan iki tane karakter gözlemliyoruz: Boo ve Rahip.

Dizinin başından beri hakim olduğumuz Boo karakterinin Fleabag’deki yeri bizlere düzenli olarak geçmişten kesitlerle aktarılıyor. Kesitler; aralarında kurulmuş gerçek bir bağı, Fleabag’in yakınlık kurmaktan kaçınmadığı bir dostluğu yansıtıyor bize.

İlk sezonun final bölümünde ise bu dinamiğe yeni bir duygu eklenmekte: Suçluluk. Boo’nun dolaylı yoldan ölüm sebebi olan ihanetin, aslında Fleabag tarafından gerçekleştiğini öğreniyoruz. Bu sahneye izleyiciler de öylesine dahil ediyor ki, Fleabag ara ara iletişim kurduğu izleyiciden kaçarcasına bir tavır sergiliyor. Sanki büyük sırrı ortaya dökülmüş gibi… Bu sahne izleyiciler için bir dönüm noktası. Çünkü bu sahneden sonra, Fleabag’in iç dünyasındaki karmaşıklık ve bunun davranışlarına yansıyışı bizler için çok daha anlamlı bir hale geliyor.

Fleabag’in Boo’nun yasını tutmaktan da kaçtığını, aklına getirmemek için çabaladığını görüyoruz. Bu kaçışında kişilik örüntüsünün yanısıra suçluluk duygusunun da payı olduğu aşikar. Fleabag, hayatta belki de kaçınmadan yakınlık kurabildiği tek insanı ihanete uğrattığından ötürü kendini suçluyor. Dolaylı yoldan ölümüne de sebebiyet verdiğini düşünmekte. Belki bu ihanetten sonra bir yakınlığı ve şefkati kendine yakıştırmıyor ve kendini cezalandırıyor. Belki de duygusal bağın kurulmadığı ve kendi arzularının önemsenmediği bir cinsellik, kendisine layık gördüğü ve izin verdiği tek yakınlık çeşidi.

fleabag inceleme

Bir diğer önemli karakterimiz ise Rahip. Ancak sıradan bir Rahip değil. Bu yola kendini adamış birindense, zaaflarının ve korkularının önüne geçebilmek adına bu mesleği tercih etmiş bir adamla karşılaşıyoruz. Fleabag ile birbirlerinden çok hoşlanıyorlar. Bu noktada romantik ilişkilere yaklaşımlarındaki benzerlik dikkatimizi çekiyor.

İkisi de (farklı yöntemlerle) bağ kurmaktan kaçan bireyler. Belki de Fleabag’in Rahip’den hoşlanmasının ve ona açılabilmesinin altında yatan motivasyon, asla birleşmeyeceklerini bilmesi. Çünkü kendi gözünde Fleabag, kimseyle bağ kurmayı hak etmeyen biri. Tahmin edildiği gibi Fleabag sevgisini ilan ettiğinde Rahip’ten aldığı cevap “Geçecek.” oluyor. Rahip de ona karşı benzer duygular beslese de, verdiği cevap kimseyi şaşırtmıyor. Zaten bu ilişkide aktarılan duygular, sonunun bu olduğu bilinmese böylesine aktarılabilir miydi?

Terapi Sahnesi

fleabag inceleme

Fleabag, babasının gecikmeli doğum günü hediyesi olan terapi seansı hediye çekini kullanmaya karar veriyor. Dizinin terapi sahnesi çok uzun sürmese de, Fleabag’in iç dünyasıyla ilgili izleyiciye bolca malzeme veren bir sahne.

Sorunları mizahıyla bastıran Fleabag, terapistiyle olan diyaloğunda bunu tümüyle uygulayamıyor. Terapisti ona babasının neden böyle bir hediye almış olabileceğini sorduğunda, sorunlarını hızlıca ve arka arkaya sıralıyor. Sonra da seyirciye bu işte iyi olduğunu söylüyor. Yine bir savunma mekanizması olarak, sorunları yüzeyselce sıralamanın sorunları önemsizleştirdiğine inanmakta. Ancak sorunları ayrıntılı konuşmakta başarılı değil, çünkü yüzleşmekten korkuyor.

Terapist biraz dinledikten sonra, Fleabag’in kendi için “Hiç arkadaşı olmayan ve boş bir kalbi olan bir kadın” tasvirini seslendiriyor. Fleabag, bu sahnede büyük bir yıkıma uğruyor. Çünkü parça parça anlattığı şeylerin tüm bir tasviri bu olsa da, bunu seslendirmek bir kabulleniş oluyor. Kendisi dalga geçerek kaçınmaya çalıştığı gerçeklikle, yalnızlığıyla ve boş kalbiyle yüzleşmek durumunda kalıyor. Bu yüzleşmeden hoşlanmadığı için de buraya analiz edilmek için gelmediğini, mümkünse seans çekini para ile değiştirmek istediğini söylüyor. Daha fazla incinmemek için kaçınmacı kişiliğinin burada da aktive oluşunu izliyoruz.

Değinilemeyenler

Fleabag, inanılmaz derecede sempati beslediğim ve arkadaş olmak istediğim bir karakter oldu. Onu tanımak, komik karakterin altında gizlenen duyguları ve yasıyla tanışmak benim için çok keyifli ve inişli çıkışlı bir yolculuk oldu. Yazımda değinemediğim çok karakter, çok sahne ve çok duygu var. Eminim izledikçe değinilecek yeni noktalar da ortaya çıkar. Sanki anlamamızı beklediği çok şey var. Mükemmel bağlantıların kurulduğu ve kişilik örüntülerin çok güzel işlendiği bir dizi. İzlemeyen herkese izlemesini tavsiye ediyor, izleyenleri de bir kere daha izlemeye davet ediyorum.

Kaynakça

Jones, C. J., Leung, N. ve Harris, G. (2006). Father-daughter relationship and eating psychopathology: The mediating role of core beliefs. British Journal of Clinical Psychology, 45(3), 319-330.

Psk. Zeynep Temel

İstanbul doğumluyum. University of Nottingham'ın Psikoloji bölümünden mezun oldum. Bir danışmanlık ofisinde psikolog olarak görev almaktayım. Alanda Bilişsel Davranışçı Terapi, Sanat Terapisi, Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi vb. eğitimler aldım. Okumak, yeni yerler keşfetmek ve seramik yapmak en büyük tutkularımdan. Psikoloji severleri buluşturan bu platformda yazılarım sizlerle!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir