Sinema

Gibi: Hayatımızın Bir Parçası Gibi

Gibi hakkında detaylı bir inceleme sizleri bekliyor…

Nice zamandır kendime sorduğum bir soru, Gibi dizisinin neden bu kadar popüler olduğu. İki sezonuyla benim de dahil pek çok insanın kalbine taht kurmuş durumda. Aslında Exxen platformunu da bu kadar popüler kılan nadir işlerden biri kendisi.

Peki, izleyenleri güldürmeyi başaran veya en kötü ihtimalle yüzünüzde tebessüm bırakıp “ben ne izledim şimdi?” diye anlamlı bir soru sorduran; bu absürt, durum komedisi neden bu kadar iyi? Gelin, bu sorunun cevaplarını dizinin üçüncü sezonu yine ilginç bölümleriyle hayatımıza girerken irdeleyelim.

Gibi’nin derinlerine inmeden önce kısaca ne olduğundan bir söz edelim. Gibi, Exxen’de 1 ocak 2021 tarihinde yayımlanmaya başladı. Ve hali hazırda ilk iki sezonu 22 bölümden oluşuyor. Şu an üçüncü sezonu ile bölümleri her hafta cuma günleri Exxen platformunda yayımlanmakta.

Başrollerinde Feyyaz Yiğit, Ahmet Kürşat Öçalan ve Kıvanç Kılınç yer alıyor. Yazarlığında ise yine başrol olan Feyyaz Yiğit ve Ölümlü Dünya, Cinayet Süsü gibi oldukça beğeni toplamış filmlerin senaristliğini yapan Aziz Kedi var. Şimdiye kadar pek çok Türk internet dizisi yayımlandı. Ama aralarında en çok beğeni toplayan dizilerden biri olmayı başardı Gibi.

Gibi Konusu Ne?

gibi

İlginç bir şekilde bu sorunun tam anlamıyla bir cevabı olmadığını söyleyelim. Aslında klasik bir sitcom gibi ilerliyor ama o sitcomların içerisindeki klişe işlerden ve hikâyelerden uzak. Yılmaz (Feyyaz Yiğit) ve İlkkan (Kıvanç Kılınç) karakterleri iki yakın dost ve her dostun arasındaki samimiyet onların arasında da var.

Sürekli birlikte vakit geçirmelerinden ve oldukça iki farklı karaktere sahip olmalarından dolayı kavga etmeden, bir konu üzerine tartışmadan duramıyorlar. “Bu tartışmaları veya kavgaları neden izleyelim?” diye sorabilirsiniz. Bunun konu içerisinde iki cevabı var. Birincisi, izleyiciye aşırı yakın gelip kendi sosyal ilişkilerinden yansımaları bize göstermesi. Diğeri ise bizlerden oldukça farklı ve absürt durumların içerisine kendilerini sokmaları.

Bu durumlar, çoğumuz için belki de alışık olmadığımız hayatımızı zor duruma sokan durumlar değil. Ama kendinizi; dizinin senaryosuna kaptırmış ve oyunculuklarla o anki duruma aşırı derecede ikna olmuş buluyorsunuz. Bu gerçekleşirken de yüzünüzde her daim bir tebessüm oluyor.

İşlenen absürt durumlar öyle dünyanın koca koca sorunları da değil üstelik. Belki de bizi onlara bu kadar yakın tutan yegane unsur da bu. Hep ufak tefek olaylar bölümün ana konusu oluyor. Bazen bir cenaze, bir video klip çekimi, ev boyatma arayışında oluyorlar. Karakterlerimiz bazense bir düğün veya davetsiz gelen bir misafirlerle ilgileniyorlar.

Bu küçücük olaylar senaryonun ve usta oyuncuların elinde büyüyüp abartılmış absürt durumlara ve olaylara gebe olarak bizlere sunuluyor. Dizinin bazı bölümlerinde ise seyirciye hayatımızın içinde sürekli konu olan yer yer siyasi, politik göndermeler; yer yer de sosyal ve toplumsal meseleler meta anlatım olarak alttan alta veriliyor.

Diğerlerinden Neden Farklı?

Bu sorunun aslında pek çok cevabı olsa da; en belirgin yanıt dijital platformda yayınlanıyor olup yazarların özgür bırakılmış olması. Tabii bu özgür bırakılma süreci Feyyaz Yiğit ve Aziz Kedi için hemencecik gerçekleşmiş bir şey değil. Yıllarca farklı işlere imza atmış, skeçler hazırlamış ve aslında bu skeçleri ile Okan Bayülgen’in programlarında adlarından söz ettirmiş iki isim: Aziz Kedi ve Feyyaz Yiğit.

Elbette bu süre zarfı boyunca daha çok skeçlerle kendilerini gösteren bu iki isim kendi kafalarına ve mizah seviyelerine oldukça uygun olan; Ali Atay ile farklı işlere soyunuyorlar. Ki, Ali Atay da Leyla ile Mecnun dizisinden tanıdığımız oldukça zeki ve başarılı bir oyuncu, senarist, müzisyen.

Onunla birlikte son yıllarda replikleriyle sosyal medyada sürekli karşımıza çıkan Ölümlü Dünyayı kaleme alıyorlar. Zamanla ona Cinayet Süsü de eşlik ediyor. Ve bu iki büyük yapım sinemada büyük başarı yakalamasının yanı sıra, şu an Netflix’te en sevilen ve sık sık izlenen Türk komedi filmleri arasında üst sıralarda yer alıyor.

Aslında Gibi’nin yaratıcılarının diziye atılmalarına pandemi vesile olmuş. Normalde Ölümlü Dünya’nın ikinci filmi için senaryoya girişmişken; filmin ne zaman çekileceği tam kesinleşmeyince dizi yazmaya başlamışlar. Feyyaz Yiğit daha önceki senelerde yazdığı birkaç sayfalık hikâyeleri toparlayıp çok kısa bir süre zarfında Aziz Kedi ile birlikte ilk sezonu tamamlamayı başarmış.

Gibi, Exxen’de yayımlanmasıyla elbette normal televizyon işlerine nazaran daha özgür ve sınırları çizilmemiş bir ortamda kendini bulmuş. Bu da ister istemez hem yazarlarda hem de senaryoda derin bir rahatlık getiriyor. Bu iki başarılı isim kafalarında çok büyük kaygılar olmadan mizahlarını yansıtabiliyorlar.

Bu diziyi bu kadar başarılı yapan etkenlerden bir başka neden ise; her bölümde insanın aklına kazınan replikler ve derin hikâyeler barındırması. Karakterlerimiz girdikleri absürt durumların sınırlarını zorluyorlar. Hatta Aziz Kedi bir röportajda bu aşırı örnekleri “mümkün olan düşük olasılık” olarak tanımlıyor. İsmi de buradan gelmekte; içinde her şey var ama net bir şey de yok “Gibi”.

Hayatımızın Bir Parçası

gibi

Dizinin sevilen çok fazla bölümü var. Kimisi “Erasmusla Gelen Yamyam”, kimisi “Kokoriç”, kimisi ise genelde sezonun son bölümü olan eski çağda geçen bölümlere hayran. Ne ki, benim için seçmek zor ve kendileri için de seçmenin çok zor olduğunu çıktıkları bir televizyon röportajında görebiliyoruz. Her bir oyuncu kendilerine “en iyi” bölüm ne diye sorulduğunda afallıyorlar.

Bence aslında bölümlerin pek de bir önemi yok. Diziyi bu kadar iyi ve keyifli kılan en büyük etkenlerden biri bölümlerin tamamında ne olduğundansa bize gün sonunda aklımıza işleyen replikler veya anlar bırakması. Buradan “Gibi” dizisinin artık hayatımızın bir parçası olduğu anlamını çıkarabiliriz.

Gel gör ki, dizi bunu sadece izleyenler üzerinde bırakmış değil. Benim ve eminim sizlerin de çevresinde diziyi izlememiş olmasına rağmen repliklerini ve spesifik bölümlerindeki olaylara diziyi izlemiş gibi hakim olan insanlar var.

Bu, elbette dizinin hayranlarının gerçekten komik ve vermek istediğini net bir şekilde veren kısımlarını, sosyal medya aracılığıyla paylaşmalarından kaynaklanıyor. Dizinin karakterlerine yapılan editler, İlkkan’ın yerli yersiz özlü sözleri, Yılmaz’ın durumu çok iyi özetleyen cümleleri, her biri şimdilerde hayatımızın bir parçası.

Sonuç olarak sosyal medya üzerinde “Gibi” mizahı denilen bir mizah oluştuğunu görüyoruz.

Dediğim gibi bu durum hemen olmuş bir durum değil. Bir geçmişi ve gelen bir birikim var. Yine de özellikle Cem Yılmaz ve onun mizahı ile oldukça sık kıyaslanıyor. “Kimin ki daha iyi?” “Kimin ki daha komik?” gibi tartışmalar gözlemliyoruz sosyal medyada.

Bu bana oldukça garip geliyor. Bir insan bir şeye gülüyorsa ne mutlu… Gülümsemeyi, insanları rahatlatmak için tebessüm etmeyi değil de biraz olsun mutlu hissetmemizi sağlayan bu kişilerin işlerini yarıştırmamız bana mantıksız geliyor.

Elbette, eleştiri yapmak lazım. Neden iyi neden kötü diye tartışmak lazım. Ama kişileri ve yaptıkları mizahları kıyaslamak ne kadar doğru? Ne var ki, şunu belirtmem gerek; Cem yılmaz Türkiye’de kendine özgü mizahı ile sıyrılmayı başarmış bir isim. Kendisi bile Gibi ve yaratıcıları için “Gibi, çok komik bir iş ama sunum olarak da çok akıllı bir iş. Tuhaf ama tuhaflığın daha kıymetli olduğunu düşünüyorum” dedi.

Bilinç Altımıza İşledi

Dedim ya bu dizinin bazı replikleri artık zihnimize işledi. Bizleri bazı durumlarda daha net cümlelerle tepki vermeye yöneltti. İşte bu, aynı Cem Yılmaz’ın yaptığı gibi yıllarca kaliteli mizahı topluma yaymaya çalışan insanlara kapı açtı.

Kültürel mizah değişiminin en büyük parçalarından biri oldu Gibi. Oralarda bir yerlerde kaliteli karikatür çizen insanlar var. Komik anılarını belki sadece talk showlarda üç beş kişiye anlatanlar var. Ama aslında koca koca hikayelerini defterlerinde gizleyen komedyenler de var.

Ana akım medya içerisinde kendine yer bulamamış pek çok komedyen kendini gerçekleştirmeyi bekliyor. Gibi dizisinden cesaretle artık daha özgün ve kaliteli işlere imza atabilirler. İnternet üzerinde, belki sadece sosyal medya aracılığıyla belki de şans yaver giderse bir platformda iş yapma olasılığını daha hızlı kazanabilirler. Çünkü şimdi yapımcıların bakış açısı da değişiyor mizaha karşı.

Uzun lafın kısası benim de hayatımda zihnime işlemiş, asla çıkartamayacağım bazı Gibi replikleri mevcut:

Kardeşim ben senin yılgın bir hoşgörüyle beni benimsemene mi kaldım?“.

Kimsenin hiçbir şey bilmediği yerde bir insan her şeyi bilebilir“.

Lan! yaşadığımız yetmiyor bir de senden dinliyoruz hayatın acı gerçeklerini.

Gerçeklerin bir kıymeti yok ki. Genel kanı neyse onu yaşıyoruz.”

Ya, güzel kardeşim bir şeyin tam tersini söyle al sana farklı bakış açısı.

Peki, sizler Gibi dizisi için ne düşünüyorsunuz? Sizin hayatınızın bir parçası oldu mu? Aklınızdan çıkartamadığınız Yılmaz veya İlkkan sözleri var mı? Ya da diziyi izlemediyseniz ama izlemeyi düşünüyorsanız okuduklarınız sizi hemen diziye başlamaya itecek mi? Yorumlarınızı bekliyoruz.

Kaynaklar

https://www.gazeteduvar.com.tr/cem-yilmazdan-gibi-yorumu-cok-degisik-bir-mizah-haber-1564413#:~:text=%27GİBİ%2C%20ÇOK%20KOMİK%20BİR%20İŞ,SUNUM%20OLARAK%20DA%20ÇOK%20AKILLI%27&text=Bu%20bana%20çok%20yeni%20ve,daha%20kıymetli%20olduğunu%20düşünüyorum”%20dedi.

https://www.sosyalizer.com/dizi-film/gibi-dizi-replik

Her şeye müdahil olma refleksimiz ve yılgın bir hoşgörüyle benimsediklerimiz: Gibi dizi incelemesi

Emre Turan

Merhaba! Az yiyen, çok okuyan ve yazmaya iştahı tükenmeyen bir gastronomi uzmanıyım. 1998 doğumluyum. Gastronomi üzerine lisans eğitimimi 2020 yılında tamamladım. 2022 yılında ise yüksek lisans eğitimime başladım. Yıllarca Türkiye'nin önde gelen tarif/içerik sitelerinden birinde food editorlük başta olmak üzere; yemek stilistliği, yemek fotoğrafçılığı, şef asistanlığı gibi farklı işlerle uğraşıp ekibe destek verdim. Ayrıca son yıllarda gastronomiye dair iki romanla uğraşıyorum. Tabaklarda ve yemeklerde süs sevmediğim gibi cümlelerimi de süsten uzak, dengeli bir şekilde kullanmayı tercih ediyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir