Edebiyat

Zaman Makinesi: Zamanın Ötesinde Bir Distopya

Zaman Makinesi, H.G. Wells’in kült eseri hakkındaki incelememiz sizlerle.

Eser, “zaman makinesi” kavramının edebiyatta ilk kez kullanıldığı romanlardan biri olma özelliğini taşıyor. Bu yazıda, Zaman Makinesi’nin alt metninde vurgulanan kapitalizm ve bunun insanlığa yansımaları üzerine bir inceleme gerçekleştireceğim. Fakat incelemeye geçmeden önce romanın yazarı H.G Wells’in kim olduğuna bakalım. İkinci olarak da yazarın kapitalizme bakış açısını oluşturan yaşantısından kısaca bahsetmek istiyorum.

H.G. Wells Kimdir?

H.G. Wells, veya tam adıyla Herbert George Wells, 21 Eylül 1866 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. Wells; romancı, gazeteci, sosyolog ve tarihçi gibi birçok meslek sıfatına sahip. Ancak, en çok edebiyat alanına bilimkurgu romanları ile yaptığı katkılar ile tanınmakta. Pek çok bilimkurgu eseri yazmasının yanı sıra Wells birçok türde eserler de üretmiştir. Tarih, siyaset ve çağdaş romanlar ve ders kitapları bunlardan bazıları.

İşçi sınıfından gelen Wells’in babası profesyonel bir kriket oyuncusu olup bir süre de hırdavatçı dükkanı işletmiştir. Ancak, Wells’in babasının dükkânı battıktan sonra, ailece maddi zorluklar yaşamaya başlamışlardır. Diğer iki abisi bir manifaturacıda çırak olarak, anneleri ise bir malikanede kahya olarak çalışmaya başlamıştır. Wells, annesinin işyerinde, patronun kapsamlı kitaplığını keşfetmiş ve Jonathan Swiftve Voltaire de dahil olmak üzere Aydınlanma Çağı’nın bazı önemli isimlerini okuyarak edebi dünyaya giriş yapmıştır.

13 Ağustos 1946’da hayata gözlerini kapatan Wells’in gelecek yıllar ile ilgili birçok öngörüsünün gerçekleşmiştir. Bu nedenle o “Fütürizmin Babası” lakabıyla anılmakta. Aynı zamanda günümüzde onun hakkında en çok kullanılan tabir ise “Bilim Kurgunun Babası”.

Zaman Mainesi Beyazperde Uyarlaması

Zaman Makinesi

Zaman Makinesi, yalnızca bir roman olmakla kalmamış, aynı zamanda beyazperdeye uyarlanmıştır. George Pal yönetmenliğindeki 1960 yapımı The Time Machine adlı sinema filmi de büyük bir ilgi görmüştür. İlgi görmesinin yanı sıra, yapım Oscar Ödülü de kazanmıştır.

Böylece, H.G Wells’in bilim kurgu evrenine katkıları sadece edebiyat ile sınırlanmamış aynı zamanda sinemaya da bilim kurgu kategorisinde dolaylı yoldan katkı sağlamıştır.

(Yazının devamında, Zaman Makinesi romanında gerçekleşen olay örgüsüne dair -spoiler- bulunmaktadır.)

Zaman Makinesi‘nin Konusu

Roman, Zaman Yolcusu lakabı ile tanımlanan, isimsiz bir anlatıcı ve arkadaş grubunun zaman üzerine tartışmalarıyla başlamakta. Zaman Yolcusu zamanın dördüncü boyutu olduğu iddia eder. Bu teorisini geliştirdiği zaman makinesi ile arkadaşlarına kanıtlamak adına makineyi kullanarak geleceğe (802701) seyahat eder. Burada, umduğundan çok daha farklı bir dünya düzeni ile karşılaşır. Roman boyunca bu dünyayı yakından keşfetmeye devam eder.

802701 yılında zaman geçirmeye başladığında aslında insanlığın biyolojik olarak iki farklı ırka bölündüğünü fark eder. Bu sınıflardan ilki Çocuksu ve Saf Eloi Türü. İkincisi ise yeraltında yaşayarak onların temel ihtiyaçlarını karşılayan işçi sınıfı, Morlock Türü.

Roman boyunca bu iki türü ve 802701 yılını derinden inceleme fırsatı bulur Zaman Yolcusu. İncelemeleri sonrası, aslında dünyanın evrildiği noktanın onun umduğunun aksine bir distopya olduğunu fark eder. Böylece, hem geçmişe hem ait olduğu güne hem de geleceğe dair bakış açısı farklı bir boyuta ulaşır.

Anlaşıldığı gibi Zaman Makinesi’nde anlatılan distopya ve bölünmüş insanlık, Wells’in kontrolsüz kapitalizmin nihai sonucuna ilişkin vizyonunu sembolize etmekte.

Zaman Makinesi ve Zaman Kavramı

Zaman kavramı aslında bir matematik formülünden farksızdır. Yani tek bir doğru formül vardır ama bizi bu tek formüle ulaştıran bir çok katmanı bulunur. Daha spesifik olmak gerekirse, zaman bir matematik formülü gibi hiç bir şekilde değişemez; bir gün yirmi dört saat ve bir dakika 60 saniyedir. İstesek de istemesek de zaman akıp gider. Ancak onun katmanlarını nasıl harcadığımızı, başka bir deyişle, zamanın akışını nasıl deneyimlemek istediğimizi ve onu kontrol etmek kısmen bizim irademizde.  

Hayatımıza baktığımızda, zaman bilincimiz ilk olarak kamusal bir ortama dahil olunca, örneğin okula başladığımız anda gelişir. Çünkü artık içinde bulunduğumuz toplumun belirlemiş olduğu saat sınırlarına uyum sağlamak zorundayızdır. Okula başlamış bir çocuk için zaman, artık sınırları olmayan bir kavram değildir. Aynı şekilde zamanın katmanlarını nasıl deneyimlemek istediği artık ona ait bir karar olmaktan çıkmıştır. Ancak asıl soru şudur ki, bu evrendeki sınırlı zamanımızın her zerresini gerçekten kendimize göre mi yaşıyor muyuz? Yoksa toplum tarafından oluşturulmuş ve zorunlulaştırılmış bir zaman kavramına uyarak köleleştirilmiş bir hayat mı yaşıyoruz?

Zaman Makinesi’nde gelecek zamanı, geçmişin hatalarını düzeltmek için dostane bir fırsat olarak gören bir yetişkinin, bakış açısından okuyoruz. İşte bu yetişkin Zaman Yolcusu. Bu çerçevede, romanın olay örgüsü aslında yukarıda sormuş olduğumuz sorulara bir nevi cevap oluyor. Bahsetmiş olduğum zaman bilinci ve bunun toplum tarafından oluşturularak köleleştirilmeye varan durumuna; H.G Wells de bu romanında metaforik olarak bir hayli yer veriyor. 19. yüzyıldaki yaşam ve çalışma koşullarına karşı barındırdığı kaygıları da bu kapitalizm eleştirisi ile metaforik alt metinler aracılığıyla okuyucuya sunuyor.

Zaman Makinesi’nde Kapitalizm Öğeleri

Zaman Yolcusu; zamanı, 19. yüzyıl İngiltere’sinin sınıf ayrımcılığını ve kapitalizmi şimdiki ya da geçmişte yapılan hataları değiştirmek için bir şans olarak görmekte. Zaman Makinesi‘nde Zaman Yolcusu, kendi icadı olan zaman makinesini kullanarak 802701 yılına gider. Ancak geleceğe dair bir ütopya hayali, geleceği deneyimlerken bir distopyaya dönüşür.

Geleceğe giden Zaman Yolcusu, orada hiç okula ya da işe gitmeyen çocuksu yetişkinleri içeren bir toplum tarafından karşılanır. Ardından 802701 yılındaki toplumun biyolojik olarak iki türe bölünmüş olduğunu fark eder. Bunlardan biri bebek gibi davranan Eloi adı verilen yetişkinler, diğeri ise yeraltında yaşayan Morlock adı verilen işçi topluluk. Bu iki topluluk da geçmişte, yani 19. yüzyılda var olan zaman kavramını tamamen kaybetmişlerdir.  

Daha sonra Eloi türünü yakından gözlemler Zaman Yolcusu. Bu türün aristokrasi ve minimalist yaşam tarzları yüzünden zekalarını kaybettiklerini anlar. Eloi’ler sahip olduklarıyla minimum temel ihtiyaçlarla yetinmektedirler. Bu ihtiyaçlarını karşılamak için de yeraltında yaşayan Morlockları işçi olarak kullanmaktalar.

Morlock olarak adlandırılan tür ise, sadece yeraltında yaşayarak Eloi’lerini bütün ihtiyaçlarını karşılarlar. Yani kendilerine ait bir hayatları yoktur. Zamanlarını nasıl değerlendireceklerinin -çalışarak- kontrolü Eloi’lerin elindedir. Böylece, Zaman Yolcusu’nun daha iyi bir toplum düzeni hayali tamamıyla yıkılmış olur. Kapitalizm’in Zaman Makinesi’nde metaforik temsili Eloi, işçi sınıfının temsili ise Morlock türü.

Bunun bir sonucu olarak, Eloi’lerin bir şeyler üretmeye veya icat etmeye ihtiyacı yoktur. Bu da dolaylı olarak, üretme ihtiyaçları olmamasından dolayı herhangi bir mücadeleleri olmamasına sebep olur. Ayrıca mücadele etmedikleri için de gelişmemelerine yol açar. Bu durumu “değişim ve değişime gereksinimin olmadığı yer de akıl da yoktur” diye açıklar Zaman Yolcusu. (H.G.Wells, 2019, 124) Bu durumun en iyi özeti “işleyen demir pas tutmaz” atasözüdür.

Zaman Makinesi’nde Gelecek Öngörüsü ve Günümüz

Aslında, Zaman Yolcusu geleceğe giderek bizlere sistemdeki yanlışları gösteriyor. Bununla da kalmıyor. Aynı zamanda bu yanlışların düzeltilmemesi halinde toplumun geleceği hale, bir diğer deyiş ile yok olacağına dair bir öngörü sunmakta.

Kitabın yayın tarihi 1895 yılı olmasına rağmen, Zaman Yolcusu’nun hem geçmişte hem de uzak gelecekte gözlemlemiş olduğu toplumsal yıkıma aslında biz şu an, 2022 yılında bile büyük bir hızla gidiyoruz. Zaman Yolcusu 802701 yılına ait gözlemlerinden birinde der ki:

Günümüzün sağlık koşulları ve tarımı, her şey bir yana, hala temel aşamasındadır… Bir gün yeni ve daha iyi bir cins şeftali, bir gün çekirdeksiz üzüm, bir gün daha hoş kokulu, daha iri çiçekler, bir gün daha faydalı bir sığır cinsi… Onları yavaş yavaş ıslah ediyoruz, çünkü ideallerimiz belirsiz ve deneme kabilinden, bilgimiz ise sınırlı; çünkü bizim beceriksiz ellerimizde doğa da utangaç ve hantal. Bu, anafora rağmen akıntının sürmesidir. Tüm dünya zeki, eğitimli ve işbirliği içinde olacak; her şey gitgide artan bir hızla doğanın boyun eğişine doğru gidecek. En sonunda akıllıca ve dikkatli bir şekilde, hayvan ve bitki dünyasının dengesini insan ihtiyaçlarına uyacak bir biçimde yeniden düzenleyeceğiz. (a.g.e., 64.)

Zaman Yolcusu’nun günümüz diye adlandırdığı zaman dilimi bizim için çok uzak bir geçmiş olsa da, burada bahsettiği dönüşümün aslında günümüzde ne kadar negatif bir açıdan evrildiğini görüyoruz. Zaman Makinesi’nde yapılan tasvirler ve yeni dünya düzeni daha fantastik ve distopik de olsa; verilmek istenen mesajın aslında sadece 802701 yılı gibi uzak bir zamanı ilgilendirmediği, güncel dünyamızın da her an buna benzer bir distopyaya dönüşebileceğinin farkında olunması gerektiğini vurguluyor.

Ki zaten, günümüzde global olarak yaşanan ekonomik sıkıntılar ve savaşlar ile orta sınıf yavaş yavaş kaybolmaya başlıyor. İçinde yaşadığımız sistem her geçen gün bizi bir adım daha köleleştirerek zaman kavramımızı yok ediyor. Ayrıca zaman kavramı, bizim kontrolümüzden çıkan ve bizi kontrol eden bir kavrama dönüşüyor. Böylece, tıpkı 802701 yılındaki gibi alt ve orta sınıf Morlock, üst sınıf ise birer Eloi oluyor.

Kaynakça

Wells, H.G. Zaman Makinesi, 2019, İthaki Yayınları.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir