Ah, Tanrım Mücadele!
ey yeryüzüne tek kelime ipucu verilmeksizin bırakılmışlar!
ey yüreğinin rotasını,
yaşayışının anlamını rasyonalite ve metafizik arasında kovalayıp bulamamışlar!
insan doğar
büyü-r
ve mücadele eder
en ilkel hazların kavruk yükselişinde bir belirsizlikle bahtı tayin edilendir insan
ve o en ilkel hazlarla tohumu atılan bu kontrolsüz yolculuğa başlar feryatların sancıların gümbürtüsü ile
kordonlar kesilir
kan temizlenir bedeninden
ve kulağına fısıldanan isimle tanışır kendisiyle
sözcükler dünyadan hırpalanmış içine dokunur yumuşak elleriyle
varoluşum niye?
yepyeni kordonlar yaratır biricik varlığının şerefine
boynuna dolansalar bile olsun, evlâdır boşluğa düşmekten ya!
kaosun ortasında sallana sallana o kırılgan gözlerle
göğsüne çöreklenen bir yılan gibi tehlikeli bir güçle
evrenin gelmiş geçmiş bütün acılarının yansımaları okunur baktıkça içine
kollarını çeker köklerinden
denizden çeker çıplak ayak parmaklarını
ağaçlara çiçeklere böceklere bir alerjidir alır gider
kuma değince kirlenir eller ve tenini öpücüklere boğan güneşten
saçlarında dolaşan yağmurdan
bütün anları bir fransız filmine döndüren rüzgârdan sakınır
saklanır
dünyadan ve kendinden
ah, tanrım yabancılaşma!
ne olur cüretkâr olamadığım bütün zamanlar için beni bağışla
ben ki yirmi bir kere dünyalıyım
vah ki kayboluyorum bir reklam kuşağında
nesnelerin dünyasının değer kazanmasıyla
kulağına bir fısıltının zarafetinden çok uzakta tümceler çalınınca
ve bu kâğıt kesiği gibi zararsız görünen ama can acıtan tümceler
onu kendiyle yeni baştan tanıştırınca
onca yıldır aşinası olduğu o aynadaki sureti tekrar tekrar öldürür ve doğurur
sıfatlar hedefler sınırlar çizgiler duvarlar silahlar gardlar kadehler
putlarıdır
dayanamaz
bütün putlarımdan azade olmuşum bugün
kendi içime diktiğim,
helvadan putlar.
acıktım ve yedim onları.
benim bir tek tanrım var.
28.08.2021.