Psikoloji

Bipolar Bozukluk: Sessiz Çığlıkların Dışa Vurumu

Bipolar bozukluk, önceki adıyla manik depresif bozukluk, bireyleri yıpratan bir duygudurum bozukluğudur. Duygudurum bozuklukları, kişinin davranışının depresif veya manik bir ruh halinin egemen olduğu epizodlar (belirli zaman dilimleri) olarak tanımlanır.

Bipolar bozuklukta belirli bir düzen olmaksızın manik ve depresif olarak nitelenen epizodların ikisi de yer alır. Bipolar gibi duygudurum bozukluklarına genellikle anksiyete bozuklukları da eşlik eder.

Ciddi ve önemli bir bozukluk olan bipolar bozukluk, majör depresyon gibi, insanları intihar düşüncelerine de itebilmekte. Ünlü İngiliz yazar Virginia Woolf gibi… Bipolar bozukluğun belirtileri ve nedenleri de dahil olmak üzere Virginia Woolf örneğiyle önemli noktalarına değineceğim yazım sizlerle.

Bipolar Bozukluk Belirtileri

bipolar bozukluk

Duygusal Belirtiler

Duygudurum bozuklukları olarak bahsettiğimiz bozukluklar arasında majör depresyon ve bipolar yer allmakta. Dolayısıyla majör depresyon ve bipolar bozuklukları aynı belirtilere sahip. Fakat bipolar bozuklukta ek olarak manik epizod karşımıza çıkar.

Bipolar bozukluk sahibi birey, belirli dönemlerde depresif ve tatsız bir modda olurken; belirli dönemlerde “euphoria” kavramının hakim olduğu mani yaşar. Euphoria, dünyanın tepesindeymiş gibi hissetme, açıklanamayan ve sınırsız sevinç dönemleri olarak tanımlanır. Bu duygular, çok fazla yoğun ve uzun süreli hale geldikçe birey için yıpratıcı olur.

Aynı zamanda birey, bu dönemlerde sinirlilik ve öfke duygularını yaşayabilir. Bu öfkeyi kendisine veya başkalarına yönlendirebilir. Bu doğrultuda, etrafındaki insanlara ve kendisine zarar verir.

Bu duygulara ek olarak, birey yoğun bir anksiyete hisseder. Yaşadıklarının olduğundan daha da kötüleşeceğini düşünen birey, kronik olarak gerginlik yaşar.

Bilişsel Belirtiler

Bipolar bozukluğa sahip olan birey, depresif epizodda iken yavaş düşünür. Örneğin, karar vermekte zorlanmaya başlar. Dikkati azalır ve hafızası zayıflar. Kendi benliğinin, etrafında olanların ve geleceğin en olumsuz ve negatif özelliklerine dikkat etme eğiliminde olur.

Manik epizodda ise, birey daha hızlı düşünmeye başlar. Anlık olarak karar verir ve uygular. Kendisini çok büyük görür ve aşırı bir benlik saygısına sahip olur. Ek olarak, bireyin kolayca dikkati dağılır ve uyaranlara tutarsız ve rastgele yanıt verir.

Bunlarla birlikte, depresif episodda, kendine zarar verme ve intihar düşünceleri ortaya çıkabilmekte. Kahredici bir yorgunluk ve zevk kaybı ile suçluluk ve başarısızlık duyguları birleşerek intihar düşüncelerini oluşturabilir. Buna örnek olarak, bireyin “Ölmem çok daha iyi olur, ailem bensiz çok daha mutlu olurdu.” gibi düşünceleri verilebilir.

Somatik Belirtiler

Birey sürekli olarak depresif ve manik epizod yaşamaktan dolayı yorgunluk hisseder. Bu yorgunluğa ağrı ve acılar eşlik eder.

Özellikle depresif epizodda, günlük yaşamın en basit görevleri, bireye çok büyük bir çaba gerektiriyor gibi görünür. Duş almak, yemek yemek, diş fırçalamak gibi…

Uyku düzeninde ve iştahta değişiklikler oluşur. Depresif epizodda birey yataktan kalkmak istemeyebilirken; manik epizodda birey hiç uyumayabilir.

Önemli bir belirti ise, depresif epizodda bireyin normalde zevk alarak yaptığı aktivitelerden uzaklaşması ve onları yapmak istememesidir. Diğer yandan, manik epizodda, birey zevk aldığı aktivitelere aşırı ilgi duyar.

Davranışsal Belirtiler

Bipolar bozukluğun depresif epizodunda birey, psikomotor gerilik yaşar. Hareketleri ağır çekimdeymiş gibi gerçekleştirir. Şiddetli bir depresyonda, birey tamamen hareketsiz olabilir ve konuşmayı reddedebilir. Bazense, birey bir soruyu yanıtlamadan önce uzun bir süre duraksayarak cevap verir.

Manik epizodda ise birey, aşırı enerjik ve kışkırtıcı davranır. Risk alma davranışını daha çok gösterir. Dikkati kolayca dağılır.

Bipolar bozukluğun başlangıç evreleri genellikle 15-19 yaşları arasında ortaya çıkar. Erken başlangıç evresinde belirtiler daha şiddetli görünür. Çocuklar, bazen bir gün içinde manik ve depresif epizod yaşar. Manik bir epizodun ortalama süresi ise 2 ila 3 ay arasında seyreder.

Bipolar Bozukluk Etiyolojisi

bipolar bozukluk

Sosyal Faktörler

Günlük hayatımızdaki değişiklikler, bipolar bozukluğun ortaya çıkma olasılığını arttırmakta. Sosyal rol veya önemli bir yakının kaybı, aşağılanma veya yenilgi duyguları gibi stresli yaşam olayları duygudurum bozukluklarını tetikleyici roldedir. Bu gibi nedenlerle bireyin duygu düzenleme işlevleri hasar görür.

Psikolojik Faktörler

Bilişsel savunmasızlık yaşayan bireylerde, bipolar bozukluk görülme olasılığı artmakta. Diğer bir deyişle, kendisine ve etrafına ilişkin karamsar bakış açısına sahip olma, duygudurum bozukluğunu tetikler.

Ek olarak, çocukluk dönemindeki deneyimler, bipolar bozukluk ortaya çıkma olasılığını doğurmakta. Çocuklukta ihmal veya istismar, çocuk ve ebeveyn arasındaki güvensiz bağlanma gibi durumlar, tüm psikolojik rahatsızlıklar gibi burada da tetikleyici olabiliyor. Aile geçmişi, travmatik deneyimler bipolar bozukluğa neden olabiliyor.

Biyolojik Faktörler

Genetik faktörler, bipolar bozukluk etiyolojisinde rol oynar. Genetik yatkınlık, bireyleri psikolojik bozuklukları geliştirmeye karşı savunmasız hale getirmek için stres, yaşam olayları gibi çevresel faktörlerle etkileşime girer. Diğer bir ifadeyle, genetik faktörler, çevresel faktörler ile etkileşime girerek psikolojik bozukluğu ortaya çıkarabilir.

Uyku, uyanıklık, yeme-içme, libido gibi işlevlerin düzenleyicisi olan serotonin, dopamin ve adrenalin gibi nörotransmitterler, bipolar üzerinde tetikleyici rol oynamakta. Manik epizodda serotonin fazlayken; depresif epizodda çok daha az olduğu bilinmekte.

Bipolar Bozukluk ve İntihar

bipolar bozukluk

Duygudurum bozuklukları olarak bahsettiğimiz majör depresyon ve bipolar bozukluk intihar düşüncelerinin ortaya çıkma olasılığını arttırmakta. Bu noktada, intihar bahsedilmesi gereken önemli bir kavram.

İntihar girişimi, acımasız, yıpratıcı ve yorucu acıları sona erdirmek için atılan çaresiz bir çığlıktır.

Bipolar bozukluk, ortaya çıkan belirtileri ile bireyi oldukça yorma ve yıpratma eğilimindedir. Bu yorgunluk ve yıpranmışlığın bireyi intihar düşüncelerine ve bu düşünceleri denemeye itme ihtimali yüksek.

İntiharın bireyler üzerinde uyarı işaretleri vardır. Başka bir deyişle, bireyler intiharı düşünüyorsa, bu düşüncenin varlığını gösteren işaretler görünür. 

Bu işaretler; “Keşke ölmüş olsaydım.”, “Ölürsem insanlar daha mutlu olur.” veya “Ölmek istiyorum.” gibi söylemler olmak üzere çeşitli davranışları içerir. Başarısız intihar girişimleri, bireyin umutsuzluk dolu ifadeleri, madde bağımlılığı, intihar hakkında konu açma veya şaka yapma, yaralanmayla sonuçlanan kazalar, intiharın habercileridir.

İntihar, önüne geçilebilmesi için söz edilmesi, konuşulması gereken bir konu. Birey ile intihar hakkında konuşmak harekete geçmesine neden olmaz; aksine onu ciddiye alıp çığlığını duyduğumuzu, umursadığımızı göstermek yararlı olacaktır.

Belki de, bipolar bozukluk gibi rahatsızlıkların doğurduğu en büyük ve önemli sonuçlarından biri intihar girişimleri. Çok geç olmadan intihar düşünceleri olan birini fark etmek, bu konuda konuşmak, çok şey değiştirme gücüne sahip.

Bipolar Bozukluk Tedavisi

Psikolojik bozuklukların birçoğu gibi bipolar bozukluk da ilaç kullanılmasını gerektiren bir bozukluk. Bunun yanında psikolojik destek ve terapi alınması da gerekli.

Bipolar bozukluk için kullanılan ilaçlarda lityum bulunmakta. Lityum, mani semptomlarının tedavisinde ve manik atakların tekrarlanmasını önlemede etkilidir.

Dezavantajı, lityum vücutta doğal bir madde olmasına rağmen, yan etkileri olmasıdır. Bu yan etkiler arasında merkezi sinir sistemi bozuklukları ve kilo alımı vardır.

Bipolar bozukluğun tedavisinde bilişsel davranışçı terapi ve kişilerarası ve sosyal ritim terapisi gibi terapiler oldukça etkili.

Kişilerarası ve sosyal ritim terapisi, bipolar bozukluğu olan insanları stresli yaşam olayları, uyku ve iştah gibi sirkadiyen ritimlerdeki rahatsızlıkları, bireyin kişisel ilişkilerine odaklayan bir biyopsikososyal yaklaşımdır.

Bu terapi, danışanları ilaç uyumu konusunda eğitmeye, bipoların yaşamlarını nasıl değiştirdiği hakkında fikir geliştirmelerine yardımcı olmaya odaklanmaktadır. Amacı, bir danışanın sosyal ritimlerindeki istikrarı artırmaktır.

Bipolar gibi bozuklukların tedavisinde en iyi sonuç, ilaç ve terapinin birleşimi ile oluşur. Tamamen tedavi edilemese de bipolar bozukluğun belirtileri azaltılabilir.

Virginia Woolf

virginia woolf

Virginia Woolf, 1882 doğumlu feminist yazar ve eleştirmen. Dört çocuklu bir ailenin ikinci çocuğu. Virginia, kadın olduğu için okula gönderilmeyen biri. Fakat o, bulabildiği her kitabı okuyarak kendisini geliştirmeyi başaran bir kadın. Yazdığı kitap ve romanlarda yaşadıklarından esintiler gördüğümüz bir kadın.

Depresyona sahip olan annnesi, Virginia 13 yaşındayken öldü ve ardından Virginia’nın çok sevdiği kız kardeşi de hayatını kaybetti. Bu kayıplardan sonra sinir krizleri ve büyük bir bunalım yaşadı. Babası ise, siklotimik (cyclothymic) bozukluğa sahipti ve 1904 senesinde öldü.

Yazımın önceki kısımlarında bahsettiğim gibi, bipolar gibi bozukluklarda genetik faktörler önemli rol oynamakta. Virginia Woolf’un ailesinde görülen bu bozukluklar, Woolf’un da psikolojik sorunlar yaşayabileceği riskini oluşturmuştur.

Yine de, çocukluk çağında travmatik deneyimler yaşamasaydı, Virginia belki de daha hafif psikolojik sıkıntılar yaşayacaktı.

Virginia Woolf, dokuz yıl gibi uzun süre boyunca üvey kardeşleri George ve Gerald Duckworth tarafından cinsel istismara uğradı. Ona zalimce yaşatılanlardan sonra, yazdığı romanlarda da hissettiklerini ana karakterler üzerinden anlatmaya çalıştı.

Dolayısıyla aile üyelerinin sahip olduğu psikolojik bozukluklarla genetik yatkınlık ve yaşadığı çocukluk çağı travmalarının etkileri ile bipolar bozukluk geliştirdi Virginia Woolf.

Özellikle annesini kaybettikten sonra, 13 yaşından itibaren şiddetli depresyondan manik epizodlara ve psikoz ataklarına kadar ruh hali değişimleri yaşadı.

Virginia’nın İntiharı

virginia woolf

Çok küçük yaşlardan itibaren tüm bu yaşadıkları Woolf’u intihar düşüncelerine itti. İlk intihar girişimi, 22 yaşında babası öldükten sonraydı. Hayatındaki değerli insanları kaybeden Woolf, daha şiddetli bir depresyon evresindeyken, kendisini pencereden aşağı bıraktı. Bu girişiminde çok fazla yara almadı.

İkinci intihar girişiminde ise, Virginia 31 yaşındaydı. Çok daha ciddi olan bu girişiminde, fazlaca ilaç içip hayatına son vermeye çalıştı.

Birkaç kez intihar girişimleri nedeniyle hastaneye kaldırıldı Virginia.

Yaşamının son dönemlerinde, uzun süre kalem tutmak gibi basit görevleri yerine getirmekte zorluk çekti. Bipolar bozukluğun belirtileri daha da yoğunlaştı. Uykusuzluk, paranoya gibi belirtiler giderek attı. Tüm bunlara rağmen yazmayı bırakmadı Virginia.

Onun sahip olduğu bipolar bozukluk, bilişsel bozulma, intihar girişimleri gibi ciddi belirtiler ile çok daha tehlikeli bir seyir izlemiştir.

Giderek kötüleşen psikolojik rahatsızlıkları, Virginia’nın ölümüne yol açtı. 1941 senesinde Virginia, ceplerine ağır taşlar doldurarak bir daha geri dönmemek üzere kendisini Ouse Nehri’nin serin sularına bıraktı.

59 yaşındaydı. Kısa denilebilecek bir hayat yaşadı Virginia Woolf.  Pek çok travmatik deneyimle birlikte bipolar bozukluğun en ağır seviyesini yaşadı. Gerideyse eşsiz kitaplarını, yaşadıklarını anlattığı güncelerini ve eşi Leonard’a yazdığı intihar mektubunu bıraktı.

Eşi Leonard Woolf’a yazdığı mektupta hissettiklerini şöyle kaleme döktü Virginia:

Sevgilim,

Yine çıldırmak üzereyim. Ve ben bu kez iyileşemeyeceğim. Sesler duymaya başladım. Odaklanamıyorum. Bu yüzden yapılacak en iyi şey olarak gördüğüm şeyi yapıyorum. Bu korkunç hastalık beni bulmadan önce birlikte bizim kadar mutlu olabilecek iki insan düşünmezdim. Artık savaşacak gücüm kalmadı. Hayatını mahvettiğimin farkındayım ve ben olmazsam, rahatça çalışabileceğini de biliyorum. Artık benim için her şey bitti. Sana sadece bir iyilik yapabilirim. Hayatını daha fazla mahvedemem…

En Yıkıcı Sonuç

Literatürde yer alan ve birçok insanın tanısını aldığı onlarca psikolojik bozukluk bulunmakta. Bunlardan biri ise bir duygudurum bozukluğu olan bipolar bozukluk. Koca bir hayatı sona erdirme gücünde…

Virginia Woolf’un hayatında olduğu gibi; erken çocuklukta deneyimlenen kayıplar ve istismar gibi travmatik olayların etkisi çok net bir şekilde görünüyor. Bireyler bu gibi deneyimlerin sonuçlarını yaşamları boyunca hisseder.

Özellikle şiddetli duygudurum bozukluklarının neden olduğu intihar girişimleri, en yıkıcı ve en ciddi sonuçlardan. İntihar düşüncesi veya girişimi, göz ardı edilmemeli ve bireyle bu konu hakkında konuşulmalı. Hala konuşma şansı bulunuyorken…

Kaynakça

Amerikan Psikiyatri Birliği, (2014). Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabı.

Dalsimer, K. (2004). Virginia Woolf (1882–1941). American Journal of Psychiatry, 161(5), 809-809.

Boeira, M. V., Berni, G. D. A., Passos, I. C., Kauer-Sant’Anna, M., & Kapczinski, F. (2016). Virginia Woolf, neuroprogression, and bipolar disorder. Brazilian Journal of Psychiatry, 39, 69-71.

Psk. Arzu Nur Özkan

27 Mart 1998 tarihinde İstanbul’da doğdum ve doğduğum günden beri hayatın akışında kendi yolumu bulmaya çalışıyorum. Yeditepe Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve çift anadal programı ile Psikoloji bölümlerinden derece ile mezun oldum. Yazı yazmak her zaman sevdiğim bir hobim oldu. Psikoloji gibi alanları seven hepimizi bir araya getiren Kazan’da yazılarım sizlerle buluşacak.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir