Küçük Cadı Kiki: Kızlara Özgürlük ve Farklı Olmak
Fantastik severlerin tek durağı Tolkien ve benzerleri değildir elbet. Bunu anlamam için otuzlu yaşları ortalamam gerekti ama vardığım yer kesinlikle ilham vericiydi. Geçen sene online katıldığım Fantastik Atölye’de Kutlukhan Kutlu, fantastik evrenin sınırlarını çizerken kitaplardan çıkmayız sanmıştım. Ama atölyede bahsedilen hudutlar; filmlerden, oyunlara; edebiyattan animelere uzanan geniş ufuklar vaad ediyordu. Bunu duyunca oldukça şaşırmış ve heyecanlanmıştım.
Artık hobbit kovuğumdan çıkacak ve başka dünyalara dahil olabilecektim. Artık yaşım gelmişti demek! Hikâyede geçen küçük cadı kiki ile tanışmamız işte bu sıralara dayanır. Fantastik Atölye’den sonra katıldığım bir yaratıcı yazarlık kursunun da bu konuda etkisi büyüktür. O atölyede de edebiyatta yaratıcılık adına animeler izlenebileceğini, özellikle Miyazaki’nin eserlerine göz atılabileceği vurgulanınca hayatımda ilk kez animelerin dünyasına adım attım. İyi ki!
Kitaplardan animasyonlara uzanan eserin önce yazarı ve çizerini tanıyalım. Biraz da Miyazaki’den bahsedip kitabın içine yolculuğumuza başlayalım. Önden buyurun!
Kiki’nin Dünyasını Yaratanlar Hakkında
Kitabın yazarı Eiko Kadono, 1935 senesinde Tokyo’da doğmuştur. İkinci Dünya Savaşı’nda geçen çocukluğu sırasında Kuzey Japonya’ya tahliye edilenler arasındadır. Wasana Üniversitesi’nde İngiliz Edebiyatı okumuştur. Çocuk kitapları ve masallar yazmaya devam ediyor ki hali hazırda iki yüze yakın çocuk kitabı olan yazarın ayı zamanda pek çok ödülü var. Bu ödüllerin en ünlüsü 2018 senesinde kazandığı Hans Christian Andersen Ödülü’dür. Ödül jurisi kitap için, tarif edilemez bir çekicilikte olduğunu ifade etmiş ve kitabı bol bol övmüştür. Kiki için ise “Tek başına kendi kaderini tayin eden ve girişimci” olduğunu söylemiştir. Yazar hala Kanagava’da yaşıyor.
Kitabın çizeri ise, Akiko Hayaşi ise 1945 senesinde Tokyo’da doğmuştur. Ulusal Yakahoma Üniversitesi’nde Güzel Sanatlar Bölümü’nden mezun olmuştur. İlk çocuk kitabını 1973 senesinde yayınlamış ve sonrasında Japonya’nın önde gelen çizerleri arasına girmiştir. Hala Nagano’da yaşamaktadır.
Hayao Miyazaki ise dünyaca ünlü anime sanatçısıdır. 1941 senesinde Tokyo’da doğmuştur. Gakushuin Üniversitesi’nden mezun olmuştur. Animasyon ustaları arasında yer alır ve Time Dergisi’nde en etkileyici insanlar arasında sayılır. Küçük Cadı Kiki’nin hem yönetmenliğini hem yazarlığını hem de yapımcılığını yapmıştır. Ülkemizde “Heidi” isimli çizgi filmle tanınır. Berlin Film Festivali’nde “Ruhların Kaçışı” ile ödül alan ilk animasyon olmuştur. Bu yapımla Japonya’da gişe rekorları kıran Miyazaki sonraki senelerde gişede “Prenses Mononoke” ile kendi rekorunu kırmıştır. “Rüzgarlı Vadi” yapımından sonra kendi şirketini kurmuştur: Stüdyo Ghimbli.
Miyazaki’nin Animasyonları
Miyazaki’nin animasyonlarında öne çıkan fantastik öğelerin başında sihir gelir. Tek ve temel odakta yer alan sihir, animasyon boyunca kurulan evreni besler, yönlendirir ve değiştirir. Sanatçının ödüllü animasyonlarında bu etki kendini iyice hissettirir. Ruhların Kaçışı, Yürüyen Şato, Rüzgar Yükseliyor, Prenses Manonoke, Küçük Deniz Kızı Ponyo ve Tepedeki Ev animasyonları bir çok ödüle layık görülen kült yapımlardır. Çoğunu izlemiş ve büyülenmiş bir fantastik sever olarak bu yapımların izleyenin ruhuna akan sakinlik ve huzurdan bahsetmeden geçemeyeceğim.
Tek bir sihir, az tema ama bol huzur…Terapi etkisinin inkar edilemez düzeyde hissedildiği bu yapımların alt yapısında ise güçlü bir değer olgusu yatmaktadır. Bir mesaj derdi yoktur izlediklerinizin ama film bittikten sonra vardığınız yerde değişimin olması için sihir yetersiz kalabilir. Huzurla ve sihirle yoğrulmuş konu ve sahne eninde sonunda bir mesaja açılır. Bu sadece “Arkadaşlık ne güzel şey.” veya “Paylaşmak güzeldir.” gibi basit bir temaya kapı olsa da Miyazaki’nin animasyon yaratma becerisi ile şahane bir deneyim ortaya çıkar.
Küçük Cadı Kiki Animasyonu Üzerine
Stüdyo Gimbli’nin dördüncü yapımı olan animasyon 1989 senesinde izleyici ile buluşmuştur. Aynı sene Animage Anime Büyük Ödülü’nün de sahibi olmuştur. Yapım toplamda 11 ödülle Miyazaki’yi onurlandırır. Bu animasyon aynı zamanda Stüdyo Gibli’nin Disney işbirliği ile yapılan ilk yapımı özelliğine sahiptir. Bunun yanısıra 2001 senesinde Japonya’da DVD si en çok satılan flm olmuştur.
Animasyonda yer alan pek çok olay, kitapta yer almaz. Animasyondaki olay çerçevesinin bütünlüğünü kitaptan farklıdır. İthaki Yayınları’ndan çıkan kitabın kapak sırtında yer alan 1 rakamı, serinin devamının geleceğinin göstergesidir. Araştırınca serinin dilimize çevrilmemiş beş adet kitabı daha var. Serinin iki tane de özel baskısı bulunuyor. Yani yazar Küçük Cadı Kiki evrenini okuyucuya ulaştırmak için elinden geleni yapıyor. Serinin tamamı şu şekilde:
- Kiki’s Delivery Service (1985)- Türkçe’ye çevrilen eser: Kiki’nin Cadı Kargosu
- Kiki’s Delivery Service 2: (Witch’s Express Home Delivery 2): Kiki and Her New Magic (1993)
- Kiki’s Delivery Service 3: (Witch’s Express Home Delivery 3): Kiki and the Other Witch (2000)
- Kiki’s Delivery Service 4: (Witch’s Express Home Delivery 4): Kiki’s Love (2004)
- Kiki’s Delivery Service 5: (Witch’s Express Home Delivery 5): Perch of Magic (2007)
- Kiki’s Delivery Service 6: (Witch’s Express Home Delivery 6): Each and Every Departure (2009)
- Witch’s Express Home Delivery Special Edition: People Who Met Kiki (2016)
- Witch’s Express Home Delivery Special Edition 2: Kiki and Jiji (2017)
Kitabın İçine Doğru
Küçük Cadı Kiki‘nin büyüme hikâyesini anlatan kitap, İthaki Yayınları’ndan bu sene taze taze çıktı. Devamının dilimize çevrildikçe yayınlanacağı eser bilindiği gibi altı kitap ve iki özel baskı olarak toplamda 8 kitaplık bir külliyattan oluşuyor. Hikâye, okuması kolay ve kurgusu basit bir eser. Çevirisi ise Derya Akkuş Sakaue yapmıştır.
Kiki, on üç yaşına giren her cadı gibi evden ayrılıp kendi ayakları üzerinde durmak zorundadır. Hikâyesi evden ayrılırken yaşadıkları, ailesiyle iletişimi, yolculuğu ve yeni hayata alışması gibi gündelik hayat telaşlarının yanında cadının hayatı, gelenekleri, kara kedisi Jiji ve sihirli süpürgesini konu edinir.
Cadılar Zamanı
Kiki bitmeye yüz tutmuş sihirlerin ve artık azalan cadıların zamanında yaşar. Sihrin azalmış olması okuyana da hüzün verir. Hiç birşey eskisi gibi değildir. Sihrin gücü azalmış ve cadılık zanaatı zayıflamıştır. Bunun sebepleri yeni dünya düzeniyle ilgilidir.
Söylediklerine bakılırsa eskisi gibi zifiri karanlık geceler ve sessizlik olmadığı için bir yerlerden en ufak bir ışık sızdığında ya da ses duyulduğunda dikkatler dağıldığı için sihir tam yapılamıyormuş.
Sf:29
Cadılık kavramı kitapta çizilen haliyle yeni dünyada bitmeye yüz tutmuştur. Cadılar insanlarla birlikte yaşamaktadır. Ama bu yaşantı cadılık ilminin azalarak yok olmasını da beraberinde getirmiştir. Ayrıca insanların cadılarla birlikte yaşamaları için bazı şartları vardı. Cadılar tüm bunları kabul ederek topluma entegre olmuşlardı.
Cadılar sıradan insanlarla da dayanışma yolunu seçtikleri ve tutumları değiştirdikleri için bu dünyada hayatta kalabildiler.
Sf: 30
İyi bir cadı olmak istiyorsan senden bir şey istendiğinde hayır dememelisin.
Sf:42
Cadı olmakla ilgili bir takım gelenekler devam ediyor, böylece bir cadı köklerini unutmak zorunda kalmıyorlardı. Cadılık kadar eski bir uğraşın zamandan etkilenmemesi olanaksızdı. Bunun yanısıra eskiden cadılar açısından durum daha iç açıcıydı.
Kökleri eskiye dayanan bir cadı eskilere değer vermelidir.
Sf:20
Oysaki Kiki’nin doğduğu yerde insanlar bir cadıyla yaşamaya bayılırdı Cadılar gıcırdayan kapılara damlatılan yağ gibidir onların olduğu yerde canlılık vardır diyerek cadıları el üstünde tutarlardı.
Sf:48
Cadılar ve Sihir
Her ne kadar durumlar hayli değişse de cadıları cadı yapan bazı ritüeller devam ediyordu. Bunlar cadıların eskiye değer vermesi, cadıların siyah giyinmesi ve cadıların siyah kedi sahibi olmalarıydı.
-Bir cadının elbisesi daima simsiyah olmak zorunda bunu değiştiremeyiz.
-Bu çok demode, gerçekten siyah bir cadıyla siyah bir kedi! Daha siyah olamazdık.
Sf:26
Eskiden cadılar pek çok sihir yapabilirdi. Ama bu sihirler zamanla teker teker kaybolmuştu. Eskiden beri her gün mutlaka siyah bir kedisi olurdu Bu da bir tür sihir olarak kabul edilebilirdi.
Sf:15
Cadılar ve siyah kedileri arasındaki bağ da sihirliydi. Bir cadının kedisi arasında yol arkadaşlığı söz konusuydu. Bu bağ ikisinin de hayatının akışı değişene dek onlara özeldi.
…sonra bir gün kız çocuğu büyüyüp de onu kedisi kadar anlayabilen birine değer vermeye başlar ve evlenmeye karar verirse kedide kendi eşini bulur ve böylece ayrı yaşamaya başlarlardı.
Sf: 16
Kiki’nin Hayatı
Hikâyede Kiki kendi hayatını çizmek için yola çıkmaya karar verir. Kara kedisi Jiji ile birlikte eski bir cadı olan ve bu yollardan geçen annesinin tavsiye ile başka bir şehre yerleşecektir. Ama şartlar yeni yetme cadılar için o kadar da kolay değildir.
Bu işe nasıl başladığın çok önemli. Evden ayrılmak düşündüğün kadar basit bir şey değil sana verebileceğim miktar fazla bir yıl karın doyurma yeter O da ucu ucuna. Sonrasında bir cadı yapabildiği sihirle hayatını sürdürmek zorunda.
Sf:24
Annesi de azalan sihrin getirdiği gibi az büyüye sahiptir. Yaşadıkları kasabada bitkilerle hazırladığı karışımlarla şifacılık yapmaktadır. Anne olarak tercihi Kiki’nin küçük bir yere yerleşmesi yönündedir. Evden çıkıp kendi hayatını kuracak olan Kiki’nin tercihleri bu noktada annesinden ayrılmaktadır. Deniz görmek isteyen küçük cadı Kiki, şimdiki yaşadığı yerden daha büyük ve denize kıyısı olan bir yer seçecektir. Yepyeni yerler keşfeden Kiki deyim yerindeyse büyülenmiştir.
…saat kulesi şehrin hemen hemen tam ortasında yer alıyordu ve o kadar yüksekti ki sanki cennete doğru uzanan bir merdivenmiş izlenimi uyandırıyordu. Kuleden tutup bütün şehir topaç gibi döndürmek kim gününe kadar eğlenceli olurdu. Gölgesi o kadar uzun ki şehrin tamamı güneş saatine benziyor… sf:45
Kiki’nin Tek Başına Mücadelesi- Sürpriz Bozan Zamanı
Hayata atılacak olan Kiki yaşayacağı yeri seçmekten yapacağı işe kadar kendi hayatını tasarlamak zorundadır. Bu anlamda işlenen konu Japonya toplum kültürüyle uyuşmaktadır. Fakat bizim toplumumuz için bu gerçekçi değildir. Evden erken çıkan azınlığa karşın Türk ailelerinin arzusu çocuklarından ancak üniversitede ve ya evlenirken ayrılmaktır. Ya da hiç!
Kiki hayatını kargo sevkiyatı üzerine kurar. Geldiği yerde karşılaştığı insanların yardımıyla kendi yerini açar ve çalışmaya başlar. Kitapta konusu geçen maceralarından gördüğümüz, Kiki cadıların tek tip giyinmesi geleneği ve ya cadı olmasıyla normal insanlarla arasında beliren farkla ayrı mücadele etmektedir. On üç yaşında yalnız tutunmaya çalışan bir kız çocuğu için bunlar az şey değildir. Ama zamanla işindeki başarısı, ve cadı olmaktaki tek mahareti olan süpürgesiyle uçmakla ilgili aldığı yol çarpıcıdır. Şehirde cadı olarak tanınmış ve sonunda kendini sevdirmiştir.
Eiko Kadono’nun Kiki’nin Cadı Kargosu‘nda ele aldığı konular, kızların özgürleşmesi, büyümenin sancıları, farklı olmanın mücadelesi ve aileden kopma üzerinedir. Yazarın Kiki için çizdiği evrendeki seyreltilmiş büyü hissi, Miyazaki’nin minimalist çizgileriyle örtüşür. Ayrıca seyreltilmiş büyü konusu çağımıza daha uygundur. Güçlü büyülerin değil normal insanların yaşadığı bu dönemde, bir tutam büyü, bir kaç cadı ve bir kara kedi ile biraz heyecanlanmak ve hayal kurmak bizim de hakkımız değil midir?
Kiki gibi hayata dört elle sarılan ve mücadelesini bırakmayan gençlere bir dakika saygı duruşu…
Kaynakça
Kiki’nin Cadı Kargosu, Eiko Kadono , İthaki Yayınları, İstanbul, Mart 2022